Gerçeği gülüyor sahtesi ağlıyor
Dudakları hıçkırıyordu,
Sessizliğin kulakları çınladı. Gitme ! dedi Koyu demli sesiyle Duyan olmadı. Giden gitti, Ertesi gün bir türkü söyledi dudakları; Gören olmadı , Duyan gitti. Şaşkındı gökyüzü, Bulutlar ağlıyordu. Çehresini asmıştı artık güneş , Kimseyi gözü görmüyor; Onu bile hissetmiyordu şimdi. Ertesi gün bir türkü söyledi Mihrimah Bir şey olmadı Sesi çıkmıyordu nefesin Ertesi gün bir türkü söyledi ağgızlar Pek Beyaz Değildi Oysa Mavi Alıp Sattı Gökyüzünden Habersiz Ertesi gün bir türkü söyledi mavi şehrin ahalisi Kulak olmadı Kul KulaKul oldu öylece yersiz Sanki Her Türkü ,Farklı Aldı Gönlü . Farklı seraplar görüp , toprağa ondan çıplak düştük. Gelen kaldı Giden gitti Günah oluyordu Bir hıçkırtı denizi buluyordu Sonralarına kadar kalıyor Sanki her gün bir türkü doluyordu Kulaklarına pespembe bir pencereden Ve sanki sandıklar soluyordu koyu lacivert gömleklerle, Kan gövdeydi ciğerlerde . Ve sanki iliklerine kadar sızlıyordu soğuk. Kokusu , ceset olmuştu pür dikkat Aslan sütünün Hafif yakasına sıçramış İki uğraştı aslında sonra Grimsi ve Ağır telaşe de ki parfümüne sarıldı elleri Uçup kaçmak için bir heves Yanıp bitiyordu Gerçek konuşamazsam bile yalanlarım onu seviyordu Yalan söyleyemezdim oysa gerçek sevgiliydik aslen Gerçeği gülüyor sahtesi ağlıyor bu öğleden öncesi O kar beyazı öğleden sonrası vuruyordu içime Sonra ki gün bir türkü söyledi "Yasemin" Giden geldi Kalan gitti Ertesi gün bir türkü söyledi "Deniz" Yaseminler açtı Denizler boğuldu Ertesi gün bir türkü söyledi sonbahar oldu Kış bitti Yaz geldi (.......................) |