efulimyine burnumda bi koku vardı. arkamdan işveli sarı saçları gamzelerinin üstüne düşmüş yanaklarında hafiften bir tutam aşk kalmış bi kadın önüne alıp çok uzak bir diyara bırakmıştı. ayırmıştı sevdadan nasılda harap etmişim kendimi ayrıldıktan sonra , hatta yaşayamam sanmıştım. nice sevdalar girmişti aramıza bir ismi kalmıştı hatırladığım , bir de bir kaç güzel anı... şimdi seni aramak istedim. sana iletemedim onlarda olmayan sevgimi kardan alevim din benim güzün bağrını açtığı sırada bağrımı ısıtan nefesim, kardelenlerin üstüne bıraktığı tebessümün , karı mıydın yoksa nasıl eridin birden efulim. hayatıma gelişin çok görkemliydi. her ağaçta sonbaharın habercisi sararmış yapraklar yollarında çıtırdayarak ilerlediğim kaldırım taşları karnımda bir ağrı kendimi kandırdığım türküler bağlardım yollarına. yanına geldiğimde biterdi o yokuş nefesim tir tir titrerdi , yorgunluğunu sana vurup çaydanlığın buharı kadar saf üflerdim aşkı kulaklarına gözlerini yakalağımda demir parmaklıklarım olurdu nefesin ya gidişin. tasvirlerim yetmiyor bak anlatamıyorum gidişinin bende bıraktığı kırıkları zaten anlatamam da ben gidişini değil rüzgar gibi gelişini sevdim efulim hangi ara gelmiştin hangi ara hazırladın da çıkabildin o kadar ağırlıkla hangi ara toprağımı kanattın varlığını bıraktın tenimde varlığın bir aşkın içinde ızdırap oldu kanattım yaramı deşercesine anladım ki şimdi efuli bir yar sevmemeyi nasılda harap etmişim kendimi , hatta yaşayamam sanmıştım. nice sevdalar girmişti aramıza bir ismi kalmıştı hatırladığım , bir de bir kaç güzel anı... şimdi seni aramak istedim efulim. |