gidişinin ardından sayıklamalar
bir günahtan artakalan pişmanlık gibi duruyor içimde
yaşamak, gece kadar karanlık tenha saatlerinde hatıralar yüzüme vurur da vurur yokluğunu birkaç şiir ve biraz çay doldurur boşluğunu bense unuturum ne varsa söylenecek sen bir uzak ülkesin hiç gidilmeyecek kanatlarını yorsa da insan bir umudun peşisıra bu zamansız hüzünler bize hep doksanlardan kalma kabullenmeliyim mutluluğun bana yasak olduğunu çünkü artık inkar etmek yetmiyor yokluğunu yetim çocuklara bırakıyorum bayramları günaydınları bir bir siliyorum düşümden deli zamanları ne vakit incelse ip doğuyor yeni bir düğüm satır arası kaldı uğruna uçurumlardan döndüğüm ana rahmi kadar genişlemez bana dünya kuşatır şehirleri baştan uca bu korkulu rüya yol yorgunuyum aşkın gölgesinde soluklanan bir hikaye gibiyim anlatanı olmayan kalk gidelim desen mümkün değil varabilmek menzile ayaklarım yolları ezbere bilse bile ne de gücüm kalmıştır dönebilmeye gözlerinle bu masalın başladığı yere belki en başından mahkumdum kaybetmeye depremler iniyor güneşinden kaçıp sığındığım gölgeye bir telaş yayılmıştır adının anılmadığı kentlerde anneler akşam ezanlarında yolunu gözler pencerelerde sevilmek oysa uzak değil tadı hala dilimde ama kayboldu hevesim acılarım kaldı elimde unutmayı istemem, ne ki alışmayı vakit yetmemiş boş bırakmışız yaşamayı anathema/koyu siyahlı |