O/NUR
Gün koparken sis perdesi telinden
Akar suların şavkı yakamoz gözlerinden Durulur gönül hüzünlerinden sıyrılıp Gecenin mâteminden Soluk benizli boz/kır da seller İskelet misali yalvarışta İçleri boş ayakta ölü sanılan ağaçlar Yakarışlarının hicranı okunurken dallarda Yılların ağırlığı saklı kovuklarında Bir yorgun bakışlı kuş gözünden okurum Merakından zoraki açık tutşundandır o da Hoyrat bir rüzgârın tokadı ile oluşan çıtırtıda Ürken yavru ceylan misali yürek çırpıntıda Bir fasıl daha biter Susmuş konuşkanlığımda Hüzünleri örtü yapıp sarınırken gönlüme Dil vermeyip taşa kuma ve dala Çiçek böcek ağaca Şahitlik ettirmeyen Rabbime sitemle Gece bağrından kara yazgıya isyan içinde Ağlayan avuçlarımla sığıp yine sana Derman nidasıyla ıslanmışlığında ayaz yanaklarım Yağmur olup boşalmanın sağnağında Kabarmış topraklarca ağırdır gözlerim Kirpiklerin tuzlanmış aralığından sızar bakışlarım Çaresizliğim sonunda bir ışık bir nur ararım Oysa O/nur benim özümdür kaybetmekteyim. **Kiraz çiçeği** |
ONURUN ON URU
“Bir fasıl daha biter
Susmuş konuşkanlığımda”
Günün sonunda arzuların salınıp bir rehavet eşliğinde yönsüz detaylarda darasız ölçülmüşlükte suların ruhundan medetsiz olarak onlardan mahrum diyarlara taşınması…
Canın çekilmişliğinde, çekingen tereddütün terleyen teninde, boş iç çekişlerin senelerin yığdığı tortuları, bir yere havale etmenin dokunmuşluğunda dallarda dalgalanışı…
Mecalsizliğin lal olmuşluğunda, zoraki tazyikli yellerin suspusluğunda, dayanılması güç acılarda çıtırdayıp duran acılar…
Ve rotasını arayan hüzünler, duygular, sormalar, sarmalar…
Detaylı kanaviçe de duygularını bu yaylaya taşıyan yüreğe selam, saygı…
S. Edip tarafından 2/11/2008 1:42:06 PM zamanında düzenlenmiştir.