’ben tuz basarım yaralarıma buram buram deniz kokar senin şehrin’
oysa iklimsiz şarkılar söylerdik birlikte ve her bahara önce saçlarımda dokunurdu ellerin
gece gözlerimden gözlerine doğru yürürdü akşam sefaları sevişirken kaldırımlarda
çığlık çığlığa susarken şehirler serseri bir rüzgarın nefesini solurdu ciğerlerim nasıl bir sessizlikti sensizlik nasıl vazgeçişti kendimden kimse bilmezdi (sen bile)
çocukluğunun elinden tutup terkettikçe çocukluğumu annemin avuçları sızlardı en çok birde o eskimiş siyahbeyaz fotoğraflardaki küçük kızın yüreği
’oysa biz gökkuşağı gözlü çocuklardan öğrenmiştik sevmeyi biz’i’
şimdi prangalı kelimelerin boynunu vuruyorum sana uzak bir şehrin öbür yakasında
ve artık benim yaralarımda tuzlu sancılar besleniyor senin denizlerinde lacivert bir hüzün...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
tuz kokulu yaralar şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
tuz kokulu yaralar şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Bazı şirler vardır ki... beni etkiler, içinden bir parça bulurum bana dair. Ben yazmışım gibidir veya ben niye bunu yazmadım daha önce gibi... Öyle bir hisse kapıldım. Çok sevdim şiiri, hele finali daha bir çok...
Sevgili Şaire, Bu gece iki ayrı ziyafette, iki ayrı tadı tattım ve ikisinin de tadı damağımda kaldı.Kendimi ödüllendirlmiş gibi hissettim... Yüreğin de, kaleminde hep maviyi akıtsın. Kutluyorum kalemini. Mavi ile Sevgiler...
Duyarlı yüreğine sağlık.
Kutlarım.
Selamlar...