Üç Yamalı Bohça
Ömür dediğin gelir geçer geriye kalan sebil umutlar
Zaafiyeti aşka mahkum kalpte hasıraltı duygular küskün tablolar Natürmort sevgi kuramsal estetizmde donuk çizer peluş arzular Yalnızlık sergisinde uzun kuyruklar sepya bakışlar düşbozumu karalamalar Rengarenk çerçeveler giydirilmiş hüsranlar aynada yüzü vitray yaşlar Sözlerin yaşlanma belirtileri gösteriyor hayat ne kadar maskeyle yamayabilirsin Düşüncelerin kırışıklarla dolu Süslü kelimelerle makyajlarsın Cümlelerin aynasında kendi yüzünü göremezken ne kadar yansıma sağlayabilirsin Anlatımlarının temeli sarkık Tavanı eski kolunu yeni düşüncelerin Ne kadar sayfalarına yazabilirsin Ölüm dediğin çorabı kaçmış tango yapan rükuş adımlar Zarafeti pırlanta işlemeli elbisede ziyneti yaşamda kalmış aldatmalar Külden dokunmuş narsist sarılışlar smokinli partnere teslimi sokuluşlar Uçsuz bucaksız pistte matemli yankılar ekosu bozuk yıllar Rengarenk duvarlara asılmış tablolar aynada yüzü vitray yaşlar Hayat değerlisin ama gözyaşlarına değmezsin İbraz edilmiş kağıt parçası gibisin ciro edilmiş senede Limanların belli değil nerede çıkacağı bilinmez Akışı ters yöne olan nehirsin kayaların belli olmaz Yazarın aşikar her sayfan roman aynı anlamı örgülemezsin Hecelerinin anlam toplamı her zaman düşünüleni vermez Ömür karikatürize edilmiş zahiri nağmelere umutlu notalarda kategorize edilmiş nakarat Şubat-Mart 2006 |