Çiçeklerin Dili
Yolum düştü gülşene çiçeklerle buluştum
Sohbet edip, koklaştım hepsiyle birer birer Gizli kalan sırları her ne var ise, deştim Dört bir yandan gelerek dil döktüler bu sefer Gelin çiçeği geldi binbir sitem içinde Hem çaresiz hem suskun boyun bükmüş dalıyla Frezya suçsuzlugu haykırdı bir biçimde Umut ve neş’e saçan o azimli haliyle Sümbüller boy gösterdi hoş kokular saçarak Uçuk pembe ve mavi giysileri içinde Bir tutam sarı nergis yanlarına alarak Şöyle geçip gittiler âh bırakıp içimde Issız kuytu bir yerde açan zambağı gördüm Prenses gibi zarif, bir kral kadar mağrur Ona gönül kapımın anahtarını verdim Gelir hep en mu’tenâ kıyılarında durur Baharın habercisi kardelen bir umuttur Kışa meydan okuyan o dimdik duruşuyla Dünden kalan dertleri insanoğlu unutur Papatyanın kendini kırlara serişiyle Her lale bir kadehi andırırdı elimde Yasemen bana yârin teni ve sînesidir Gül bitmeyen bir şarkı, hep kalacak dilimde Hanımeli kokusu cânânın nefesidir |