3
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
1441
Okunma
Şu köhne cihanın hançeresinde
Nasibi olana reyhâneler var
Gecenin tövbekâr penceresinde
Aşk ile hû diyen pervaneler var
Sabahın ayazı vurduğu zaman
Zamanda zamanın durduğu zaman
Hükmün hakikâti sorduğu zaman
Zamanı aşacak divâneler var
Nefesin buharı değerken cama
Hangi terzi değer iğneyle gâma
Ruhun kumaşından düşse de yama
Mütebessim bakan rindâneler var
Kibre mahkûm olmuş biçâre nazâr
Nefis ki insanın nefsinden bizâr
Benliğe bizliği satarken Pazar
Müşteri olmayan bigâneler var
Ve sabır vefâda kılıçtan ince
Buseler kondurur güneşten önce
Hasret dudağından bir kez öpünce
Derde zebûn olan hicrâneler var
Belki bir sokağın köşe başında
Belki bir çiğdemin düşen yaşında
Belki bir ümidin kabir taşında
İçi kan ağlayan behnâneler var
Kim bilir belki de gözünde çarık
Hep yekûn içinde zeminde doruk
Kul Makberî gibi kalemi kırık
Ezelden ebede virâneler var
___________________ Makberî