yusufçuk duruşu..
hangi ağacın
yaprakları yarışır dünyayı dolaşan ölülere dünya biçilmiş kıyamet sahrasına dönüşür hıncını alan kemik güreştirir mezarda hangi diri yüksekte biçer yüzünü? kovulmayı beklerken yusufçuk duruşu tılsımına mahpus cekmiş ziyalar dolaşır katman sahrada günışığı buruşuk durur gün yüzüne teslimat iner bütün vurdumduymazlar sağırdır tekerrürü belirsiz hafızlar sar’ar ahlak giymiş gezginleri suhurdaa genginler yakılır diklenir her ruh sahifeye dolmak için sana kıyamamak nedir bilir misin? aşk kıyamaktır acı çeken tatlılıkta edeple bakmayı bilmektir hüsrana uğratmadan hücreleri yalvarmak biraz da değersiz görülen ağlayışları katman değiştirmeden beklemek durmayı düşürmeden hiç sıkılmadan yarınları elaçıp yalvarmak özgürce gülmek ’ağız dolusu ’...Yunus tapancı |