bağlanan taşlara muska..
ruhumun yaldızları parlayınca
nefesim yüreğime erişir her tütüne çay yakınca teberkuloz katranı sokulur cebime değirmen üstünde tohumlar bir ipin hüsranı bir de güneş tanrısıdır beni bana bağlayan yokum upuzunca geceyi gündüzleyen taşa bağlanan yalanlarım var hangi ağaç yalnızdır vebali aşktır katrillyon yılı an bilen bağlanan ellerimizle zikrediyoruz dört kulak iki güz elçiye cocuk ektim her cümlesi farkı mana içeren düştüm kırıldım birsese altı baloncuk topladım suyu olmayan denizlerde atarken hiç kıskanmadım imamları oysa aşk hülya yakmaktır uzayan ve kanayan yaraya gebe düşe düş katmak biraz da her cümlenin atlarını siyaha bağlayan toz’utanma yoktur kalimeramda her yıkadığında tesbih çeken biraz da.. Yunus Tapancı... |