DENİZLERE ACIMASIZCA VURAN FIRTINALAR MI CELLAT?
FIRTINALARMI YOKSA ŞU CELLAT GÜLİSTAN?
Bulunduğu yer cennetin bir parçası gibiydi ,doğanın bonkör davrandığı sakin en kıymetli yerler .Kelebekler vadisinin eşsiz koylarında arasında üzgün bir kız. Rus ve de İngiliz lerin yoğunluğu olan ,göze çarpan bir dolu villalar ,küçük ahşap odun evler. Dağın içinde açılmış o uzun patika sanki onu bekliyordu ,ayağına kadife düz ayakkabılarını geçirdi uzunca bir hırkayı sırtına aldı koşuyordu şimdi ,hava yine serindi güneş harika yüzünü gösterirken yüzünü doğanın en güzel rengine verdi. Ayakkabılarına sanki çimento dökmüşlerdi ağırlaşıyordu yürümelerindeki canlılığı kaybetti bir yerlere oturup dinlenecekti tam o sırada ne o yoruldunmu ?diye bağıran Batsy rahatsızmısın neyin var? dediğinde ,dinlenmem gerek dedi Batsy beş sene önce tesadüfen keşfettikleri bu yerlerde yerleşme kararı alan İngiliz komşuları idi Adia ve diğerleri her sabah yorulana kadar Likya yolunu ayni saatlerde yürüyüş yolu olarak seçmişlerdi sonrasında harika bir omlet onları bekliyordu. Batsy nin sorularına cevap veriyordu bir taraftan beklediğin gemi uğramadı mı hala? diyordu Batsy sırlarını bilen tek arkadaşı idi,yok hayır, dedi hiç bir haber yok Cezayir bandıralı gemi konakladığında içinden çıkan uzun boylu esmer sert bakışlı kendinden her zaman emin o adam ,onun elleri ile yaptığı omlet için tekrar geleceğini söylerken yalancı mıydı? yoksa da şu ? denizlerimi yalan söylemişti ? hangisiydi yalancı? denizlerin sonu yoktu istediği an ayağını karaya basma şansın yoktu, çektiği derinlerde kıyıda olanlara sadece beklemek düşüyordu. Cezayirli denizci kimdi? niye hayalleri onun gemisindeki bayrağı kuledeki asker gibi sabah akşam sürekli gözlüyordu .Emir aldığı kimdi ?niye beyni böyle bir emir verip niye onu üzüyordu? O genç o gemide görevli bir mühendisti kolay görünen aslında zor olan yolları hep tuzlu sulardı denizcilerin kaderi onları bekleyenlerin tedirgin kalp atışlarında dalga sesleri gibiydi ,sular belirsiz öfkeli rüzgar ve fırtınalarda değişirken sakin günleri unutuyordu... DENİZLERE ACIMASIZ FIRTINALARI YOLLAYAN KİM? Söylesene karşıdan güzel görünen turkuvazlar sonrasında siyah derinliklerin mi başlar? ayaklarıma geçirdikleri sanki beton kalıplar dibe vuruyor şimdi bomboş cansız bakışlar her gün şu Likya patikalarında ayaklarım sızlarken altın madalya falan beklediğim yok sadece görmek istediğim gemide sadece göreyim dip mi yoksa sığ sulardamı? sessizlik sancıları bedenimi acıtıyor yıpranıyorum oysa doğanın çizildiği harita en bonkör renklerinde hatta savurganlığında taşar göz merceklerimde sis perdesi bazen niye bulanıyor sular? gözlerimin karardığı an şimdi yorgunluğum başlar oturduğum bir kaya parçası sarındığım hırkam toprak yollara baksaydım keşke oysa bakışlarım hep şu denizlere söylesene denizlerde mi kabahat ?yoksada ona vuran fırtınalar mı şu cellat? KİMDE ? DENİZLERDE YALPALAYAN KELİMELER Mİ? YOKSA DA ACIMASIZCA VURAN ILIK RÜZGARLARIN KILIK DEĞİŞTİRDİĞİ FIRTINALARDA MI KABAHAT YOKSA DA DENİZLERİN ORTASINDA ONLAR MI ŞU CELLAT? ..GÜLİSTAN.. binay |