4
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
3059
Okunma
T/ARİFE
Önce posalarını ayırır
Huyluyu huysuzu
Arsızı hırsızı
Yolluyu yolsuzu
Yalanı dolanı
Yüzsüz olanı
Sonra suyunu çıkarırsın
İnsanlığın
Dilinin döndüğünce incitmeden
Dizelere boşaltırsın
Ama unutmamalısın
Geri dönüşümsüzdür
Geçen her an
Zemberekli saat misali
Boşalırsın
Bir bakarsın şiirlerin
Yem yeşil yeryüzü
Masmavi gökyüzü
Ve bir de sen
Tek başına kalırsın
Hatasız, kusursuz
Ve de yarsız
Toprağa bir öpücük kondurana kadar
Hayat ne garip değil mi dostlar
Toprağa kara deriz ama
Kimin itirazı var
Bile bile çanak tutarız da
Ve yutarız gerçekleri
Ama kılçıkları çıkarmayız çoğu zaman
Ama öyle zaman olur ki
Vedalaşma zamanıdır
Bazen dönmemek de vardır
Ama umut hep vardır, var olacaktır.
Umutla kalın
Ah dolunay ah
Sen bir de beni
Bu sıvası dökülmüş koca şehirde değil de
Bahçe içerisinde
Tek katlı bir evin
Varende sinde görecektin
Görecektin ki
Yüreğimin tüm naif mısralarını
Topladığım kır çiçeklerine
Fal tuttuğum papatyalara sarıp ellerimle
Sana verecektim
Belki yine bekleyecektim hasretle
Benekli posta güvercinin getirdiği
Yârin bir tutam saçını ve gül kokusunu
Çekerken ciğerimin derinliklerine
Belki ay ışığı daha utangaç
Yıldızlar daha sönük olacaktı
Ama sen kalacaktın mas mavi gökyüzünde
Dünyalar benim olacaktı
Olmadı
Olmuyor gülüm
Doymuyor aç gözlüler toprağa
Ağaçlara arsalara
Gördükleri tüm boşluklara
İhya diye dikilen gökdelenlerden
Güneş bir doğup bir kayboluyor bu karanlık şehirde
Hasretinden kayan yıldız misali
Cana sancı düşüyor
Sanki saklambaç oynuyor yorgun bedenimle
Ve henüz Soma soğumadan
Yaz güneşi altında üşüyor hala bir tanem
Asansöre düşleri gömülen işçi çocukları
Gün oluyor
Sancıdan kurtulmak istiyor bu can
Yayla güllerinin sarısına uzanıp
Yüreğinin yarısına kapatmak isterken kapıları
Düşlerine kan giriyor
Kabarıyor sanki gonca gülün yaprakları
Kırmızılar dökülüyor
Kara toprağa
Ve hiç gereği yokken o doyumsuz toprak
Zamansız öpülüyor
Ah dolunay ah
Sen bir de beni
Bu kaldırımları yüzsüz koca şehirde değil de
Kerpiçten yapılmış bir köy evinde
“Dam”ın üstünde
Anamın yaptığı tarhanayı
Söğütten yapılmış çetenin üzerinde
Serçelerden koruyup, kuruturken görecektin
Ben de sana
En oynak şarkıları derleyip
Kaval eşliğinde söyleyecektim
Bütün bir gece
Güneşin en güzel doğduğu yerin
Neden bu kadar yetim kaldığını,
Zaman denilen şeyi,
Neden, nasıl ve kimin çaldığını
Anlatacaktım belki de
Oysa yerin kulağının en hızlı çağında
Kim bilir haklısındır da
Yumurtasını korumak isteyen
Bir küçücük serçe kadar yürek
Ortaya konulmalı gerektiğinde
Ah dolunay ah
Bir bilsen
Işıl ışıl çocukların büyüyeceği bu şehirde
Güneşin daha bir güzel
Daha bir parlak doğacağını
Aldırış etmeden gün ışığına
Gecelerden ayrılıp
Sarmaş dolaş olacağını
İnsanlığa kadeh kaldırabileceğimizi birlikte
Ürkmesin istiyorsun fincancı katırları
Sır gibi saklıyorsun gizlenen mısraları
Gün ışığına kaç zaman kaldı biliyor musun?
Kaç bedendir yürekteki köz
Kaç santigrat derece ayrılık şarkıları
İple çektiğimiz o sabah gelecek
Ağaçlar, ormanlar ve tüm çocuklar gülecek
Gök kuşağının tam da altında
Yani bir nesil görmekteyken tüm güzellikleri
Geceler kalacak dizeler de
a
5.0
100% (5)