8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2749
Okunma
Hoşça kalın / Burkulan Yüreğimi Emanet Bırakıyorum Size
Bu gün ayrılık günü dostlar
Belki üç gün belki beş gün
Daha da fazla
Dilim varmıyor bilir şair yürekleriniz
Sevimsizdir tüm ayrılıklar
Şimdi den hasretlik sardı bedenimi
Burkulan yüreğimi
Dost sayfalarınıza bırakıyorum
Uzaklara
Çok uzaklara gittiğimde
Gül toplayacağım her birinize
Gülün en pembesini ve en goncasını
Bir de kırmızı beyaz ayırmadan
En mavisinden
Kurdeleler takacağım dizelerinize
Mavi kurdele
Dostluk dostluktur dostlar
Ne fark eder sanal olsa da
Keşke tüm insanlar şiirler gibi dost kalsa
Dost kalsa da sığmasa
Dostluğa acıkmış beyaz sayfalara
Tam da size alışmışken
Zaman kısırlaşmış
Doğurganlıktan uzak
Sanki bir mengeneye sıkışmış gibi
Hayat bu dostlar
Sanki bir çengel bulmaca
Bir yamalı bohça
Tut tutabilirsen sökmeden
Tutun
Hangi yamasından tutunabilirsen
Yoksa bu gece
Tren kaçtı kaçacak
Bakmayın esmer oluşuna tenimin
Sanmayın ki tren istasyonundaki dumandandır
Yüreğimdir onu bu hale sokan
Bir sevda yangının
Tam ortasındadır
Oysa çoktandır
Gitmem gerekse de
Sayfalarınızda dolaşan buruk yüreğime
Bir türlü söz geçiremedim
Ancak şu an istasyondayım
Kısa bir aralık vermeden önce onu parçaladım
Ve her bir dostun sayfasına
Birer parça bıraktım
Bütün sevgisi ve sanal gözüken haliyle
Sizden uzakta da olsam bilirsiniz
Belki peynir ekmek değildi ama paylaştığımız
İnsan kokulu yüreğimizdi
Yüreklerin en açık sözlüsü,
En duyarlısından
Ben yine şiirler döktüreceğim
Gideceğim mekanda
Sevgiliye
Ekmeğe, güle, hasrete dair
Yine kavga edeceğim
Memleketin bozuk giden her bir şeyiyle
Ve her kavgayı inadına kazanıp
Barış isteyeceğim
Kalıcı
Özde
Yurtta
Cihan da, doğada
Hayatla ilgili her alanda barış
Bir de toprağa vuracağım
Ağzı geniş ve çelikten yapılmış çapalarla
Ve en keskin tırpanla ekin biçeceğim
Gücüm kadar, bilen bilir yedi numara
Savuracağım düveni sürülmüş harmanları
Dedemden kalan tek miras
Tahtadan yapılmış sapı dövmeli eski yabayla
Daneleri ayıracağım bir bir samanından
Ama merak etmeyin
Sapla samanı karıştırmadan
Tam da size alışmışken
Zaman kısırlaşmış
Doğurganlıktan uzak
Ve sanki bir mengeneye sıkışmış gibi dostlar
Gitmem gerekli geçici gitmelere
Elveda ise
Hani gidip te gelmemek var derler ya
Öyle de değil
Geleceğim mutlaka
Yıldızlar konmasa da kırılmış dallarıma
Döneceğim bu yolculuktan bir sabah
Toprak ve Barış’la
Karış karış dolanacağım toprakları
Rengi dahil hiçbir ayrım yapmadan getirmek için
Özlenen en beyaz barışları
Sıcak ve aydınlık güneşe yaklaştıracağım
Kendi ekseninde fırıldaklaşmış dünyayı
Bir tek sizleri özleyeceğim dostlar
Yürekten dökülen dizelerinizi
Sanalda olsa gül kokulu yüzlerinizi özleyeceğim
Bakın,
Bıraktım tek tek sayfalarınıza
Burkulmuş yüreğimden birer parça
Her parçası emanetimdir dostlar iyi bakın
Ona,
Sevdasına,
Kavgasına,
Geçmişine, geleceğine
Ve de aldırmayın
Söz bitirmek bilmeyen,
Lafı lastikleşmiş densizliğine
Gerekirse bırakın onu
Dokuz köye de sığmamış zaten
İtin yalnızlığının içine
Barınmasın
Mis kokulu gül bahçesine dönmüş
Size ait olan onuncu köyde de
Kendinize iyi bakın dostlar yeter ki
İyi bakın kendinize
Yine fırsat buldukça dost sayfalara uğrayacağım.
Belki şiir yazamayacağım çok uzun bir zaman
Misal üç beş gün,
Belki daha da fazla,
Ama yüreğime toplayacağım yaşanan tüm sevgileri
Kır çiçekleri gibi, çiğdem gibi
Gerektiğinde tüm yeryüzünü süslemekte kullanacağım
Bahar yağmurunu bitiren gökkuşağı misali
Ve de barışa adanmış bir bayram gibi
Uzun veda gerekir miydi kısa ayrılıklara
Lakin demelerde bir eksiğim olmasın
Karanfiller açan yüreklerinize bütün selamlarım
Sevgi ile, barış ile ve de hoşça kalın
Hoşça kalın
Hoşça kalın…
Toprak ve Barış üstüne C.EROĞLU