Uzun Bir Veda Gerekir miydi Kısa Ayrılıklara
Hoşça kalın / Burkulan Yüreğimi Emanet Bırakıyorum Size
Bu gün ayrılık günü dostlar Belki üç gün belki beş gün Daha da fazla Dilim varmıyor bilir şair yürekleriniz Sevimsizdir tüm ayrılıklar Şimdi den hasretlik sardı bedenimi Burkulan yüreğimi Dost sayfalarınıza bırakıyorum Uzaklara Çok uzaklara gittiğimde Gül toplayacağım her birinize Gülün en pembesini ve en goncasını Bir de kırmızı beyaz ayırmadan En mavisinden Kurdeleler takacağım dizelerinize Mavi kurdele Dostluk dostluktur dostlar Ne fark eder sanal olsa da Keşke tüm insanlar şiirler gibi dost kalsa Dost kalsa da sığmasa Dostluğa acıkmış beyaz sayfalara Tam da size alışmışken Zaman kısırlaşmış Doğurganlıktan uzak Sanki bir mengeneye sıkışmış gibi Hayat bu dostlar Sanki bir çengel bulmaca Bir yamalı bohça Tut tutabilirsen sökmeden Tutun Hangi yamasından tutunabilirsen Yoksa bu gece Tren kaçtı kaçacak Bakmayın esmer oluşuna tenimin Sanmayın ki tren istasyonundaki dumandandır Yüreğimdir onu bu hale sokan Bir sevda yangının Tam ortasındadır Oysa çoktandır Gitmem gerekse de Sayfalarınızda dolaşan buruk yüreğime Bir türlü söz geçiremedim Ancak şu an istasyondayım Kısa bir aralık vermeden önce onu parçaladım Ve her bir dostun sayfasına Birer parça bıraktım Bütün sevgisi ve sanal gözüken haliyle Sizden uzakta da olsam bilirsiniz Belki peynir ekmek değildi ama paylaştığımız İnsan kokulu yüreğimizdi Yüreklerin en açık sözlüsü, En duyarlısından Ben yine şiirler döktüreceğim Gideceğim mekanda Sevgiliye Ekmeğe, güle, hasrete dair Yine kavga edeceğim Memleketin bozuk giden her bir şeyiyle Ve her kavgayı inadına kazanıp Barış isteyeceğim Kalıcı Özde Yurtta Cihan da, doğada Hayatla ilgili her alanda barış Bir de toprağa vuracağım Ağzı geniş ve çelikten yapılmış çapalarla Ve en keskin tırpanla ekin biçeceğim Gücüm kadar, bilen bilir yedi numara Savuracağım düveni sürülmüş harmanları Dedemden kalan tek miras Tahtadan yapılmış sapı dövmeli eski yabayla Daneleri ayıracağım bir bir samanından Ama merak etmeyin Sapla samanı karıştırmadan Tam da size alışmışken Zaman kısırlaşmış Doğurganlıktan uzak Ve sanki bir mengeneye sıkışmış gibi dostlar Gitmem gerekli geçici gitmelere Elveda ise Hani gidip te gelmemek var derler ya Öyle de değil Geleceğim mutlaka Yıldızlar konmasa da kırılmış dallarıma Döneceğim bu yolculuktan bir sabah Toprak ve Barış’la Karış karış dolanacağım toprakları Rengi dahil hiçbir ayrım yapmadan getirmek için Özlenen en beyaz barışları Sıcak ve aydınlık güneşe yaklaştıracağım Kendi ekseninde fırıldaklaşmış dünyayı Bir tek sizleri özleyeceğim dostlar Yürekten dökülen dizelerinizi Sanalda olsa gül kokulu yüzlerinizi özleyeceğim Bakın, Bıraktım tek tek sayfalarınıza Burkulmuş yüreğimden birer parça Her parçası emanetimdir dostlar iyi bakın Ona, Sevdasına, Kavgasına, Geçmişine, geleceğine Ve de aldırmayın Söz bitirmek bilmeyen, Lafı lastikleşmiş densizliğine Gerekirse bırakın onu Dokuz köye de sığmamış zaten İtin yalnızlığının içine Barınmasın Mis kokulu gül bahçesine dönmüş Size ait olan onuncu köyde de Kendinize iyi bakın dostlar yeter ki İyi bakın kendinize Yine fırsat buldukça dost sayfalara uğrayacağım. Belki şiir yazamayacağım çok uzun bir zaman Misal üç beş gün, Belki daha da fazla, Ama yüreğime toplayacağım yaşanan tüm sevgileri Kır çiçekleri gibi, çiğdem gibi Gerektiğinde tüm yeryüzünü süslemekte kullanacağım Bahar yağmurunu bitiren gökkuşağı misali Ve de barışa adanmış bir bayram gibi Uzun veda gerekir miydi kısa ayrılıklara Lakin demelerde bir eksiğim olmasın Karanfiller açan yüreklerinize bütün selamlarım Sevgi ile, barış ile ve de hoşça kalın Hoşça kalın Hoşça kalın… Toprak ve Barış üstüne C.EROĞLU |