AYRILIK
"aşkın bir rövanşı yoktur sevgili
ya kazanırsın, ya kaybedersin..." -ben kaybettim -ya sen... şimdi sen biz/sizliğin coğrafyasında aşkın kurak sevda çöllerini adımlarken... ben yağmura hasret bir toprak gibi kokuna hasret yaşıyorum bu kentte... yeni yetme çocukların gülüşlerinde boğuluyorum sen sahte aşklarda sevdanı yaşarken... ve elinden oyuncağı çalınmış bir çocuk gibi ne yapacağını bilmez bir şekilde dolaşıyorum bu sokaklarda... oysa ben seni seviyordum uzak kentlerde sevgililer ayrılırken bir intiharın yakasına yapışırken genç aşıklar ben hala seni seviyordum, ya sen... ben seni senle bir ’an’ yaşamaya niyetliydim, seni sensiz bin ’yıl’ yaşamaya değil değişmiyordum gözlerime değen o gözlerini hiçbir dünya hazinesine... ben mecnunun gözleriyle baktım oysa bana leyla gibi görünen o endamına bu kimsesiz caddelerin en yalnızı bu sarhoş mevsimlerin en aşığı bu lanetli sevdaların çarmıha gerilen isa’sı ben miyim söyler misin buram buram aşka, merhamete, sevgiye hasret aşk budalası.. ölüme yakın yürüdüm sana belki anlarsın, koşarsın diye bana koşmadın, düpedüz kaçtın bu sevdadan... sahi hani hep kızdığında, ’aşk olsun’ demiştin ya ben aş(ı)k oldum, sen ayrılık...’ ’ZEKİ ALTIN |