mimlenen.
Adının geçmediği bir hikâyeden
Tomarla hüzün çıkarıldı Yuvarlak masanın köşesindeki kadın, bağırdı. Suyun içinden süzülen ellerdi elleri Önce bir baktı, Ardından haykırdı. Sevişmeleri heyecansız olan vücutlar vardı, kırıldı. Bakmadı şiir kitaplarına bakamaz, gözleri dalardı. Benim yurdumda gece gündüzü yener, Kadınlar somurturdu. Hatırlıyorum Sevgi, zehirli bir oktu. Devrim; gözlerine saplanan korku Geldim fakat görüntün loştu. Beni süzerdi çingeneler Sanıyordum ki güzellikten Aklım deli, doluydu. Mevsimi ayaklarına getiren kuşlardı Kanat değerdi surlarıma, yıkardı. Yenilgi sesime karışmıştı inim inim inler, Yankı yapardı. Tüfekler, kaçışlar, tanklarla Ufkumun aydınlığında birleş Bağımsız kalma güz çınlayışında Lukse kaç, derinleş. Saçlarını güneşe sal Çalmadığım, yediğim zamanları vuslattan say. Sığınağı ol uzakların Ayrılıktan uzaklaş. Henüz aşka yelken açmak için limanım yok, Karışında güçsüz düşen kasılır. Beni burdan azat et Kanadım uçamaz, Kırılır... / koyu siyahlı. |