1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1435
Okunma

Adının geçmediği bir hikâyeden
Tomarla hüzün çıkarıldı
Yuvarlak masanın köşesindeki kadın,
bağırdı.
Suyun içinden süzülen ellerdi elleri
Önce bir baktı,
Ardından haykırdı.
Sevişmeleri heyecansız olan
vücutlar vardı,
kırıldı.
Bakmadı şiir kitaplarına
bakamaz,
gözleri dalardı.
Benim yurdumda gece gündüzü yener,
Kadınlar somurturdu.
Hatırlıyorum
Sevgi, zehirli bir oktu.
Devrim; gözlerine saplanan korku
Geldim fakat görüntün loştu.
Beni süzerdi çingeneler
Sanıyordum ki güzellikten
Aklım deli, doluydu.
Mevsimi ayaklarına getiren kuşlardı
Kanat değerdi surlarıma,
yıkardı.
Yenilgi sesime karışmıştı
inim inim inler,
Yankı yapardı.
Tüfekler, kaçışlar, tanklarla
Ufkumun aydınlığında birleş
Bağımsız kalma güz çınlayışında
Lukse kaç, derinleş.
Saçlarını güneşe sal
Çalmadığım, yediğim zamanları vuslattan say.
Sığınağı ol uzakların
Ayrılıktan uzaklaş.
Henüz aşka yelken açmak için limanım yok,
Karışında güçsüz düşen kasılır.
Beni burdan azat et
Kanadım uçamaz,
Kırılır... / koyu siyahlı.
5.0
100% (2)