4
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
741
Okunma
İYİLEŞMELİSİN DİYE BAĞIRDIĞIMDA
O muhteşem kahvaltı sofrasına dudaklarımı bükerek ve acıyarak bakıyordum,Beykoz sırtlarında dikilmiş olan bu villa alabildiğine çok güzel olmaktan öte muhteşem ama ,maalesef yine zenginlerin,şu kodamanların tekeline geçmiş yeşil ve mavinin çalıntıları idi.
Her şey para değil diyordum ama hayır hayır bu ülkede para her şeydi,zayıflar şu zenginlerin büyük adımlarında ayakkabı tabanlarında küçük bir karınca misali eziliyordu kirli hak olmayan paralar bu ülkede su gibi harcanırken bazen İtalya’dan bir farkı olmadığını hatta fark attığını düşünüyordum
Bu adam ise karısının verdiği sermayeyi büyütmüş haklı bir zenginliğe kavuşmuştu,ama gelin görünki zenginliğin içerisinde ağlıyordu,karısının ona bakışları onu her gün öldürüyor olmalı idi, onun bu halini gördükçe kahroluyor olmalıydı
Çay servisim harika porselen bir takımda sunulurken muhtemelen her şey çok değerli idi,dışarıda bahçede olan heykeller kim bilir kimin eseriydi?her şey alabildiğine özenilmiş ihtimamla seçilmişti,nasıl bir zenginlik diye etrafıma baktığımda rahatsız olmuştum,bu kadarı fazla ve korkutucu idi,bilemiyorum kendi kişiliğimden olmalı ben bu kadar varlığı kaldıramazdım,bu varlık içerisinde mutlaka ve mutlaka bir mutluluk oyunu oynardı ve ihtiraslı olup ,illa o yenerdi ve elin boş kalırdın,bu bir ders olmalı idi,etrafımda dinlediğim zenginlerin çoğu niye mutsuzdu?
Tam çayımı yudumlamaya başlamıştım ki bir çift el boynuma yapıştı nefes alamıyordum boynumdaki kolyeye erişmek istiyordu,inadına sımsıkı yakaladım,ama yenemedim kolyem yerlerde Beykoz camları ve arasındaki midyeler tekerlekli sandalyenin altında eziliyordu şimdi,nasıl olduğunu anlayamadım,sadece ellerini kullanabilen bu kadın konuşmuyor ve yürüyemiyordu,ve bana arkamdan gelerek kolyemi koparmayı başarabilmişti,bedenindeki tek güç kollarında idi
Herkes şaşkın kızı gözlerini faltaşı gibi açmış neler oluyor?diye anlamaya çalışıyordu o anda ayağa kalktım,o anın verdiği panik ile
İyileşmelisin duydunmu akılsız şımarık!iyileşmelisin!genç kızlığında da bu idin her zaman ,güler yüzlü gözüken içerinden sinsi ihtiraslı
Şimdi beni iyi dinle bakalım!bu adamın ve bu kızın sana ihtiyacı var ben sadece bir konuktum ,bu hayatın içerisine akmaya ise hiç niyetim yok,beni kendine rakip görmeyi bırak benim de evlatlarım var,bende ölüm yaşadım ,bir ayağım tutmadığı günler yaşarken hiç sızlanmadım, ve yendim,sende güçlü olmalısın bu insanları yüz üstü bırakmamalısın çünkü sen sağsın,mücadele et!duydun mu mücadele et!kendisini bırakmış şapşal !
sizlere gelince kahvaltı için çok teşekkürler ,şimdilik hoşça kalın dediğimde,adamcağız arkamdan koşarak ’’ eşim gördüğün gibi normal değil o hasta ne olur kusuruna bakma ’’diye özür diliyordu ,arkamı dönerek o iyileşmeli ve ailesine sizlere sahip çıkmalı diye bağırıyordum,
KENDİ HAYATIMA AKARKEN
Evlerinde mışıl mışıl çiçekli basma yorganların
huzur dolu uyumalarını dinliyorum şimdi
karanlığın içerisinden birden beliriveren şu ay gibi
güneş gündüzlerin içerisinde zaten var
ama gecelere kuvvet veren ay,bulutlardan çıkılan kutsal bir merdiven gibi
adımlarım uzaklaşırken
varlık görkem saraylar naçar simsiyahmış meğer dibi
ağlayanları duyuyorum uzaklardan tuhaf baykuş sesleri
ne tarafa baksam atrafımdaki ağaçların üzerinde kemirgenler
canım yeşilleri yok ediyor gibi
villaları dikmişler huzurlarını kesmiş biri
şehrin ortasına varırken hala kalbim çarpıyor
yerinden çıkacak sanki
yağmur deliler gibi yağıyor ters çevrilen şemsiyem
rüzgarda alay ediyor sanki
olsun evime ulaştım
bir tek şey var şimdi
not al diyor galiba şu hayat
gösterdikleri bana bir ders sanki
DELİLER GİBİ BİR YAĞMUR
RÜZGAR DEVİRDİ DEVİRECEK
EZİLİYORUM SANKİ
OLSUN EVİME ULAŞTIĞIMDA
HAYAT BANA
DİP BİR NOT DAHA AL BAKALIM DEDİ
MİRAY