Dünyayı mahveden lanetli tarihten
Koşmak koşmak koşmak
Harabe duvarların arasında saklanmak isterdim
Sokak adı olmayan yerlerde kaybolmak
Toz bulutlarının arasında yeniden doğmak isterdim

Saçlarımın kır düştüğü yerlerde dua bulmak
Sonuna kadar yorgun olsa da
Yürek dolusu hayallerin gerçeğini bulmak isterdim

Kalemime dolanan seste
Usta bir şair olmak isterdim
Deniz fenerlerinin eski kalıntılarında yepyeni bir hikaye bulmak
Tekrar tekrar yazmak isterdim

Göçmen kuşların halsiz yorgun çırpınışlarında
Masmavi bulutların hassas dokunuşunda

Etkili bir peyzajın ötesinde bir resmin gölgesinde
Usta ressamlar gibi gerinerek
Hikayelerimi dinlemek isterdim

Zehirli yağmurlar tenime değmeden
En masum hikayeleri yazmak isterdim

Şimdi şehirler sular altında
Her şey nemli pas kokuyor

Mal mülk para saltanat servet rekabet kibir
Yok olan benliğin koskoca hiçliği

Dinlese ruhundaki sessizliğin sesini
Can kazanırken siluet ana rahmindeki fetüsün
kırk günlük dizaynı o yaratılış gibi



İşte böyle bir hikaye yazmak isterdim
Rüzgar tarafından savrulmadan
tatlı özgür kimseye zararı olmayan bir serseri…