YALNIZLIĞIMIN KÜLLERİgöçe sürgün kavim sevdam üzerindeki eskimiş ağustosu çıkar yaprakların ölüleri suların tabutlarına düştüğü vakit eylülün hüzzamını giyeceksin sanırım yağmurun sesi bu bulutların karasına sıkılan buğu kurumuş gözlerime yaş doldurmaya hazırlanıyor ... denizin serin nefesine karşı tutuklu düşler dizelediğim tütün acısı yiyen bir deliyim bağırsam kayboluyor sesim sokaklarda dağınık yüzler bende sureti kayıp bir sevgili yüreğim mi acıyor yoksa vedalar mı kanıyor ruhumda bilmiyorum tenimin zifirisine değen otomobil ışıkları ve tahta masada duran çayın rengiyle yoksul bir türkü salıp sahipsiz dudaklarıma dalgakıranın sularla sevişmesini izliyorum acıyorum kendime acıklı görünüyor ellerim,ayaklarım mahur bir yalnızlık büyütüyor dertlerim çocuk olup avucumun içine saklıyorum yanağımı yine bağırıyorum yine kayboluyor sesim üşüyorum sığındığım sorularda sımsıkı sarılacağım bir cevap bulamıyorum karantina altı kent ibadet eden aşklar ayrı istikametlerin dinlerinde yabancı içeri çekilmiş havari kalabalık yerini putlaşmış bir sessizliğe bırakmış bulamıyorum karalanacak kelimeler şair bir mevsimin orta yerinde dımdızlak harflerle bir başıma kalıyorum kentin sislerine kurşun basan hüzün teneşir mektupları yazıyor aklımın duvarlarına kirli taşın üzerine yitikliğin resmi çizili ve kar sularıyla gömülüyor bedenim bir benmiyim şu caddelerin zatürresi iliklerime geçmiş romatizmal korkular nasıl olurda bu kadar ağrıtır sevdamı tenteneleri deminden kapanan denizin uykusuna kentin bütün sancılarını kusuyorum balıkçılar ağları alkollü esnemeyle atarken sulara bir benmiyim kıyıda uykusuzlukla dövülen detone şarkılarıyla martılar içiyor ömrümü gamzelerimin çukurunda bir kadının dokunuşu gülümseyişimi ağzımdan yırtıp onun dudaklarına gömüyorum sonunda zikire duruyor kayboluşum eli ayağı çekilmiş sözcükleri kentin kulaklarına dikiyorum kaçıncı saklanışım bu kaçıncı kaybedişim ne iklimler yıktım ne düşler öldürdüm bittiğim her vaktin sonunda yeniden dedim hep yeniden yinede beceremedim ve boşvere geldim artık şu kederli kentin düşkünüyüm acılar soğumuş çayımın tadı gibi dilimde kangren bir sevda üzerimde kırgın bir kadın kokusu darp edilmiş ruhumun kapısını örtüyorum dışarısı apansız dışarısı kör dışarısı kimsesizlik ağır başlı pişmanlığımıda alıp matem boyalı suslara gömüyorum kendimi hoşçakalın şiirin ağıdına onur kelimeler kent,deniz,yalnızlık,çay,kendim,sevgili merhaba suskun gece merhaba eylülün ilk yağmurlu hüznü merhaba ...!!! |
merhaba
bugunde hos geldin bana
siirlerin arasindan usulca
damla
damla
seç bir eylül gel
sıra sen de.
her eylul bir baslangictir siire
merhaba siire
ne mutlu
saygiyla ,
.