iniltilerin de sayıkladığın isim soytarıdan arta kalan temaşa yok yere kestiğin bilet boş ver! geçiş bedava bu defa ...
meleğin kanadında unutulmuş zaman nefesin kesilir bir an soluksuz zapt ediş duvarlara çarpıp ezilmeyen gölgeler adımlarında hapsoluyor gördüklerin beklentilere gelemezsin ya çözülür dilin başka bir seste koparır gemini saklı kalmış riya
avuçlarında intihar pençeleri derinliğine inmiş gecenin nöbeti yere inen ve göğe çakılan rüzgarların serinliği iliklerine afiyet çocuk kadar masumdu insan
sorun ar damarına çekilen perde ise kapatın perdeleri! yanan mumun fitiline üfledi biri ansızın dudağına düştü ipi çekilmemiş intihar şizofren gülüşler dudak izlerinde soluyor
kördüğüm telaş dolanır ayaklarına karanlıkta çözünür suçlar yer ve gökte bin ihtimal çokluğun üstünde konuşlanmış sarmal hükmeder eril zan geceye uzar yol daralır ölüm bedene
gerçekliğin tam ortasında sola kayar umutlar maviye tutunur an neyi anlamalı çözülmeyen dilin suskusunda sen melankolik bir masala sığdın dünde ben aynalı bir camda saklı kaldım bu gün bile kırıldığım dır bir aşk vakti küstüğüm dür kendime sığamadığım dakikalar düşse altın çağın içine kanatsız havalanmaz güvercinler gökyüzüne azat et kaotik zannına sığmayan beni dururken yanı başımda giyotin çarpığı bir adam heykele kesen bedende donukluk kime söyleniyor unuttum sözler kendi şiddetinde daralan seslerin yoluydu hava kapalı pusları giymiş kuklalar ağır kalibreli kelimeler yağmurda ıslanmış rengi solmuş replikler fazla kurcalama sarardı bak hazana varmadan yapraklar başım ellerim arasında gölgeler uzuyor hala kime dokunuyor bu bahar
saatinde vurulur muş sancılar durma haykır! masaldaki boşluğa doğru ya sağırdı işitmez duvarlar
önüm ardım sobe desem nafile geçip gitmiş menzilden aradığım kafile erkende bitermiş bak oyunlar senden adam oldu ben kısa çöpü çektim tezgahın rengi belirsiz hala şimdi çorak bir mevsim işte avunup durduğum
olmaz güzelim bir günah bin ahla sıvanmaz günün ardına düşünce turuncu renk kararan yolun sorgucu dur zulüm alnına yapışan şehvet ve uyku darlığına saplanan hakimiyet ellerini çek yüzünden! atladığın en yüksek ökçeli cesaretti aşktan kaçmak kendini bulurken akıp gitti başından akıl gerisi güne sığınan teferruat
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Teferruat şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Teferruat şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Uzun zaman sonra okunduktan sonra beni duraklatan ilk cümle oldu ve buna bir şiirde denk gelmek ise ayrıca güzel oldu. Ben insanoğluna en çok özgürlüğü, şiire ise en çok serbest nizamı yakıştırıyorum. "Uyak" pek bana uymuyor :) Büyük ustalara saygımız sonsuz ama düşüncem bu. Serbest şiirlerin okuyucu için çaba gerektiren bir yanı var. Sonu başından belli olan şiirlerle pek aram olmadı. Benim için güzel bir yolculuktu. Şiirini ve bugünlerde belki de daha önemlisi tarzını sevdim. Devamı dileğiyle...
“kendini bulurken akıp gitti başından akıl gerisi güne sığınan teferruat…” Sürüp giderken aşk ve hayat !... Bulaşıcı bir hastalık gibi sarar yüreğini Başka başka bir acı, başka başka bir tat Kandırır seni sonradan Yakalandığın her güler yüzlü seranat Kıl payı terk ederken seni “Teferruat” Arıtır seni rastladığın yeni hayat…
Bazen bir tek AN’ın dışın da sadece, Kalan bir ömürlük zamanların bile “Teferruat” olduğunu fark edersiniz Monotonluktan çıkınca birden bire Sana bir AN’ın verdiği ışık Ya da heyecan, ya da bir titreme ! Yaratır insan da yeni bir mucize ! Sıfırdan başlarsın bu kez her şeye, Sıfırdan can pompalanır yeni yüreğine Asla geriye dönme ? “Teferruat’a” çıkarsın sonra sen yine !...
Madem “Teferruat’sa” Madem “Geçiş bedava’ysa,” “Boş ver” Sal kendini “Geçiş’in” içinden atlayıp yeni bir aşka Dön artık hayata ???...
İmgeler güzeii bir şiirdi Ve her zaman ki içi dolu SEN’ di !...
Çok güzel dizeler Sanki şiir aleminde uçtum rüzgarına kapıldım bir ara Kayboldum satırlarının arasında Yeniden dünyaya geldim mi bilmem Aklım başımda değil Harikaydınız şairim doyurucu şiirinle
önüm ardım sobe desem nafile geçip gitmiş menzilden aradığım kafile erkende bitermiş bak oyunlar senden adam oldu ben kısa çöpü çektim tezgahın rengi belirsiz hala şimdi çorak bir mevsim işte avunup durduğum
olmaz güzelim bir günah bin ahla sıvanmaz günün ardına düşünce turuncu renk kararan yolun sorgucu dur zulüm alnına yapışan şehvet ve uyku darlığına saplanan hakimiyet ellerini çek yüzünden! atladığın en yüksek ökçeli cesaretti aşktan kaçmak kendini bulurken akıp gitti başından akıl gerisi güne sığınan teferruat
sığamadığım dakikalar düşse altın çağın içine kanatsız havalanmaz güvercinler gökyüzüne azat et kaotik zannına sığmayan beni dururken yanı başımda giyotin çarpığı bir adam heykele kesen bedende donukluk kime söyleniyor unuttum sözler
ustanın elinde satır satır biçimlenirken şiir,,,,,,,,,,,,,,sevgilerimle,,,,,,,,,,,,,
Uzun zaman sonra okunduktan sonra beni duraklatan ilk cümle oldu ve buna bir şiirde denk gelmek ise ayrıca güzel oldu. Ben insanoğluna en çok özgürlüğü, şiire ise en çok serbest nizamı yakıştırıyorum. "Uyak" pek bana uymuyor :) Büyük ustalara saygımız sonsuz ama düşüncem bu. Serbest şiirlerin okuyucu için çaba gerektiren bir yanı var. Sonu başından belli olan şiirlerle pek aram olmadı. Benim için güzel bir yolculuktu. Şiirini ve bugünlerde belki de daha önemlisi tarzını sevdim. Devamı dileğiyle...