FELÂKETİ MUŞTULAYAN DENİZLERfelaketimi muştulayan denizlerde boğuluyor gözyaşım sabi bir çocuk olup küsü veriyor güneşler ne kadar vebal varsa takmış t/yakıştırmışım öyle güzelim ki ölüme dair saçlarımın ucunda heybetli bir sabah yıldızı gözlerimde silueti gök kuşağının bir hıçkırıkta yapışmışım boğazına ayrılıkların çocukluğumu isteseler veririm bir avazda nasılsa yeniden doğurur beni anam biriktirerek yangını yozlaşmış sancımı avuçlarında imansız bir ölümden kaçıyorum ciğerlerimi rehin alarak tamamlanmayı bekliyor yorgun etimde şafak kimse aramıyor ardını arkasını usulca boğuluyorum kendi kanlı gözyaşımla bir militan gibi acele ediyor insanlar beni itip kakmak için oysa ; tüm davam doğru bildiğim bir kalbe asılı kalmaktı bir kıyam sadece bir nefeslik cennet uğruna bu suyu yırtan anlamsız öfkem sıkışıyor beynimin gün ışığı görmeyen yerlerinde tek kullanımlık bir üzüntüyü cılkını çıkararak öğütüyorum dişlerimin arasında susmak ölü ya da diri çürüyen etlerimin gölgesinde varlığım varlığına armağandır savaşla sabaha kalkan altı ıslak çocukların ben vermedim hiçbir şiire canını iki imge yazana kadar birkaç hayat daha sıyrılır kafiyelerinden nasılsa anlamsızca diker de başımı gökyüzünü de tırnaklarım da ben veremem daha doğmamış yıldızlara öfkemin hesabını sen bendeki hıçkırıkların tanımlanmamış isimsiz coğrafyası sen tüm hayatımın aleni foyası yı/kandığım her geceye sar ve kucakla beni öp dayak yediğim yerlerimden acımayacak emin ol ki göğsümü yırtan yalnızlığın hırpalamaları kadar Gülşah Gayret TEKİRDAĞ _ |
sağlık
alkışlıyorum içtenliğinizi
saygılarımla