ÜŞÜMEeşkıya yalnızlığı kağıttan gemiler yüzdürdüğüm kirlenmiş suların ay ışığı içtiği yerdeydi çoban ateşi yalnızlığım göğsümün taş duvarında gölgelenir alev içinden sevgili olur geçerdi turna göçleri çekerdim üzerime geceyi gözlerimle çizdiğim resimlerin sessizliğine dalardım çıkıp gelen yağmurun ıslak sesiyle ürperirdi toprak sonra kokardı ağlardım kimsesizliğime ağlardım uzak kentlerin kalabalık düşlerine toprak damlar biriktirdiğim tandır sıcağı memleketlere uğrardı derviş acım yarası ağaç gölgesinde konaklar dallarından düşen rüzgarla merhem sürerdim kabuğuna sahipsiz bir kayanın dibine çökerdi yüreğim kavgaları, suçları, yitirdiği bütün yanlarıyla susarak bakardı keder açmış hayata mevsimleri ölü bir zamandı yolcuları olmayan terkedilmiş yolları seyrederdi beklerdi birini beklerdi de söyleyemezdi derdini parçalanmış bir ülkenin sahipsiz kalmış kentiydi ruhum yetim bir çocuğun gözlerinde gizlenmiş utangaç büyümesiydi adı ...! |
Bir senden ,bir benden ,
Bir damla daha düştü yanaklara…
Gün doğarken arsız arsız, hüznün orta yerine
Bir senden ,bir benden
Bir damla daha düştü ,gecenin gidişine…
Birbirinden bağımsız iki damla
Farklı zamanda ,farklı mekanda
Bir sayfada….
Üşemelerimiz şerefine şairim,fondip şiirlere...