hüznün gölgesinde yaşamaklarI- Gece şimdi sessizliğini döküyor yeryüzüne, hüzün kırpışıyor gözlerimde, yüzüm vuruluyor, düşüyor bakışlarım dalıp gidiyor bir şairin sureti, düşleri mülteci kamplarındaki adamın kahverengi küllerine. Küllerden bir yangın ve esaret buram buram karışıyor şiire bir defa ölmek bin defa ölmekten daha yeğdir diyordu şair ve sonra buz gibi üşüyen gözlerini yere indiriyordu ansızın II--- Toprak ölümü anımsatır değerken yere Devinimsiz kalırdı bütün yaşamaklar Güneş mi doğdu? yoksa battı ay mı ışık veriyor Denizde gemiler alabora mı? Dalgalar sakin kıyılara vuruyor mu? İnsanlar yanımdan geçiyor mu? Sahil kalabalık mı? Ben hangi sürgündeyim Sevgilim beni öptü mü? Hayat yanıt bekleyen yaşamın kendi kareleriyle dolu oysa ben hissetmeyen felçli bir hasta gibi sadece kendine odaklanır hüznün sarmalında var olanı karanlık ölümü aydınlık sayarım. Ankara/2014 |
Ve bazen sadece insanlar ötekileştirilmez
maalesef şiirlerde ötekileştirilebilir...
Ne kadar ketum bir sayfaya burunmuş burası günün şiirlerinden olmasına rağmen!!!
Ben hüznüyle okudum saygılar