Yâr içre zaman
Örtün beni kendime
dünya nimetlerinden kovun zulmet dünyasından haramice kaçılır ancak hicretim kaçınılmazdır bu şiirin terkesine oturarak olur ya en ince elifin imgesi dilimin altında müntehir sakladığım menekşedir o kadar safran hiç olmadık anında bir mevsimin en dingin ehrama bürünüp cehennem sönmesi bir çığlıkla nâza geçerim cennet şavkıması tahta köprülerde lâl eden dualara başlarım yüzümü tazeleyerek dizlerine varmalıyım annem derdi ki seninledir Allah bu yüzden hep yıldızlı vakitlerde amin dedim kalbim değirmenle öğütüldü rüyalarda bir yanım İlyas bir yanım Nuh Lâle-i nevcihânim temmuzu yaşıyor seni hürmetine eğilen develerden soruyor gözönümde kesilen seraplarda arıyorum önde burka peşinde yılkı sürüsü karışıyorum aralarına dolu dizgin koşuyorum senin su içtiğin kuyulardan su içiyorum güvercinler hâla kırmamış yumurtalarını ay basmamış hîra’ya gölgesini bekliyorum hasretin uzadıkça uzadı yâr en beyaz martılar gagasında su köpüğü taşıyor yıkanıyorum bütün evren gibi ellerimi sana açıp dudaklarımın kıyısından amin’ler uçuruyorum suları çekilmiş Tebessümünü görebilme umuduyla kıpkızıl titreyeninim yalnız sana dövünür bu kalp ölüm olmadan düğümlenen dilimle. |