Aşk RuletiAcı esen bir rüzgâra kaptırdık sevdayı Ben yorgun, sen yılgın, şehir karanlık Sis kaplamış sokakta cılız bir ışık sadece Arsız vaatlerle süslenmiş yalnızlık Karanlığı delen bir silah sesi Ve Vurulup yere düşen bir düş daha doğmayan kızıl şafaklarda… Tükenen bir ömür gibi k/ovuyorum şimdi seni Hadi git artık ‘ uğrama bu yıkık sokağa Bitmeli her şey, sakın çıkma karşıma!’ Seninle yaşanılan her an armağandı Tanrıdan bana Ama artık herkes devam etmeli kendi yoluna… Ne ara, nede sor halimi ! Görmeni de istemem bu perişanlığımı Misk-i amber gibi Baş döndürücü kokusu kalsın sadece ruhunda, Bir masaldı de kendi kendine sol tarafındaki acıyı, dudaklarındaki hazin tadı bırak! Boşalttığın kadehlerde de arama fermanı Takas etme şarapla kendini Aşkını da dünlerdeki yolculuklara bırak…. Farz etki bu bir oyundu Ben yüreğimin sesini dinlerken Sen çeviriyordun aşk ruletini Şansına güvenerek hem de… Şimdi söyle bakalım, kazanan ve kaybeden kim ? Unutma sakın ! Lokman hekimin toprağından da olsam Derman bende değil, sendedir Kleopatra’nın suyundan da içsem Şifa bende değil sendedir artık… Ama donuk taş mezarım olsun ki And içerim sana Yedi uyurlarla uykuya dalsam da Üç yüzyıl değil bin asır geçse de aradan İçimi yakan HOŞCA KAL’ ın yangınıyla yine uyanırım hayata… Şafaknur YALÇIN |
Saygılarımla efendim...