zamana tutsaktı bakışlar darlıktı... siyah perdede sorgulanan geçmiş yoktu dün yoktu gün dönümünde hapsolan andı aradığın duygu seline kapılmıştı hisler ateşten kelimeler soluyordu uzaklarda akıp geçiyordu yıllar zamanın içinden kasıklarına siperlenen gecenin uğultusu vuruyordu zamanı can evinden
iklimin en coşkulu sarhoşluğu yalnız kaldırılan kadehte sonlanan hülya gözlere bırakılmış bir garip veda inancının tam ortasında Tanrının ayak ucunda gökyüzüne dokunamıyor dun ellerin vardı oysa ...
yarı saydam hayaldi başucunda sağanağı boşaltıyordu bulutlar yanı başına üzerine örtülmüş kabahatti karanlık kendinde üşürken gözlerin kederleri içti denizin gözlerinden martılar yoktu uzak yoktu ve günaha dokunmamıştı eller içtin bir yudumda onca şeyi
mavimsi bir lacivertti dokunan omzuna belki bende yoktum paradigma yoktu sadece yosun vardı ve balıklar ölüme ağlayan bakışları sayıyordu Tanrı varlığın günüydü başını kaldırıp ayışığına gülümsedi insan yelkovan doğduğunda gün ışığına en kederli yalnızlığı aralayıp sıyırdı örtüsünü zamanın ses vardı ve nefes aldığındı yaşam.. tomurcuk güler vardı ve renkle aralandı bulutlar gözlerin pencereydi göğe açılan üşüdüm irkilirken
kırlangıcın gölgesiydi suya değen üç harflik ses sonra kıvrılıp dilime dolanan "aşk" dedim dün, bugün ve yarından deniz kokulu esintiydi saçlarımı okşayan
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ses şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ses şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Görselin hüznü ve gizemli soluğu ile önce buyur edildiğim sayfada Ses...sessizliğin sesini çağrıştırdın .... Yosun kokan düşleri aralattırdı her mısran ve içindeki dalga dalga umutları vurgunları hissetmek... uzun uzun yudumlamak isterdim ama yoğunluk nedeni ile kısa bir yorum yazdım canım... şiir yüreğine selam olsun bilirim ki arkadaşım beni affeder :)
Aşk deriz aşk aşk bize uzak aşk bize dargın bir o kadarda icimizde düşümüzde olan her yürek aşkın pınarıdır aslında sesine görüntüsü ile belli eder kendini kutlarım saygı ve delam ile.
iklimin en coşkulu sarhoşluğu yalnız kaldırılan kadehte sonlanan hülya gözlere bırakılmış bir garip veda inancının tam ortasında Tanrının ayak ucunda gökyüzüne dokunamıyor dun ellerin vardı oysa
Sevgili şairem,sayfanıza her uğradığımda yüreği de kocaman sevgi oluşuyor ve beni çok uzaklarda ki yaşanmışlıklara bulaştırıyor mavilikler...Anılara dem tutuyorum,hasretlerimi çoğaltıyorum gönül çıkınım da...Yüreğime hissettirdiklerinizse onlar dokunulmamış,hiç yaşanmamış,kenara köşeye atılmış bir hayat...Yine kalbimi yerinden oynattınız,hüzünlerimi dağıtıp mavilere buladınız,siz ço çok çok yaşayın ve hayata doyun...Gönlüm dolusu sevgilerimi bırakıyorum güzel yüreğinize ve şiirinize...Huzur yoldaşınız olsun......peri
mavimsi bir lacivertti dokunan omzuna belki bende yoktum paradigma yoktu sadece yosun vardı ve balıklar ölüme ağlayan bakışları sayıyordu Tanrı varlığın günüydü başını kaldırıp ayışığına gülümsedi insan yelkovan doğduğunda gün ışığına en kederli yalnızlığı aralayıp sıyırdı örtüsünü zamanın ses vardı ve nefes aldığındı yaşam.. tomurcuk güler vardı ve renkle aralandı bulutlar gözlerin pencereydi göğe açılan üşüdüm irkilirken
kırlangıcın gölgesiydi suya değen üç harflik ses sonra kıvrılıp dilime dolanan "aşk" dedim dün, bugün ve yarından deniz kokulu esintiydi saçlarımı okşayan
Sizi ve Bülent Aslan şairimizi okumak bende muhteşem bir tat bırakıyor şairem.Farklı yazıyorsunuz alışılmışlığın dışında ve harika...Gönülden kutluyorum sevgilerimle...İşte şiir böylesi yeniliklere muhtaç ..hergün yıllanmış şiirleri pişirmek hiç ilerleme olmaması demek .Başarılarınızın devamı dileklerimle.
“Yosun kokulu denizin” özlenen gürlemesi; Mavilerin kursağın da naralar köpürten, Ve her damlası diri diri, Sahibini bekleyen Martılarla evli meltemlerdi !...
Dünsüz bugünler Bugünsüz dünler… Bir de “Dokunamayan eller” Kapısı zamanın üstüne kilitlenmiş bir “Veda’yı” Boşuna beklemekteler…
Sonra…Sonra da Gerçekleri süzen ne “Hayaller !...” “Saydamdı” hep onun gözler. Bakışlar ışık, Ama görüntü de yeni bir muğlaklık Ya iyi, ya da kötü, Neyse ki bir yandan da karanlık ! Tüm kabahatlerin üstü örtülü artık…
“iklimin en coşkulu sarhoşluğu yalnız kaldırılan kadehte sonlanan hülya…” Gözlerde ki en acı yüktür “Veda !...” Kin, ruh’a, Dargınlıklarsa, Beyaz yüreklere en acı bir pranga !!!...
Aşk !... Üç harfe bölünmüş tüm zamanlar Bir ömür sürecek olan, Sadece o “Üç harf !” “Dün, bugün ve yarın” Hep aşkla dolu olmalı yürek ambarın Maksat ölüm sana ondan daha yakın olmasın !... Sen yaşadıkça, O uzasın !!!...
Kabul ediniz ki sizi anlatmak biraz zor İnsanın içini zahmetsiz bir yorgunluk sarıyor Siz de düşünüz isterseniz; İçi dopdolu bir siz, Karşımızda haklı sebeplerden ötürü kasılıyor ! Bir gün daha dünlerinizin kar hesabına yazılıyor… Ve benden size tebrik yağıyor !!!...
Nefisti özetle anlatmak gerekirse... Zamanı okumak ve anlamak , sonra hissedebilmek , bir esintiyi , bir denizde su damlasını , yağmuru , gökyüzünü, mavilikleri hissedebilmek güzeldi dizelerinizin dalgaları arasında şair. Esenlik dileklerimle.
O gün eleme meşakkatli olmuş belli. Şak diye olmamış apaçık.
Fotofiniş misali hani.
Yoksa şairemiz kimselere devredecek gibi durmuyor tacını.
Yakışıyorda.
Kaldıki, her gün ece olmaya ne hacet, niceleri heceliyorsa karşısında.
Emeğin sihirli dünyasını selamlıyorum.