isimsiz kalsıcak yatağına dün gece ondan önce ya da az sonra kendini mıhlayacak canlılar var yeryüzünde birileri hatta onların deyişiyle ötekileri israil’in çivileriyle vurulmamak için kutsal mabetlerinin duvarlarının arkasına gizlenemeyecek kadar korkacaklar su uyanacak toprak ağlayacak ya insan! ’’Ey hac’a giden kavim, neredesiniz, neredesiniz? Maşuk burada…maşuk burada! geliniz, geliniz. Maşuk işte duvar komşunuz… Kayıp çöllerde ne arar durursunuz?’’ seni, Yaradan’dan çok sevemem çocuk! ondan çok koruyamam sen cennetin yedi kapısını aralamışken ben hesap günü senin hesabını veremem çocuk! şimdi bir karabasan üstüme abanmış çığlıklarım için için ruhumu deliyor ama duyan yok duyanınız yok! siz bombaların yağdığını görürsünüz ben yıldızların kaydığını bu topraklar da ölüm bile kanamıyor artık hey dünya! evet, onlar sayı değiller onlar insanlar sizin erişemediğiniz hatta erişemeyeceğiniz kadar uzak! ay’a gitmek gibi değil anla! anla mı demişim pardon ya!.. ’’Ey hac’a giden kavim, neredesiniz, neredesiniz? Maşuk burada…maşuk burada! geliniz, geliniz. Maşuk işte duvar komşunuz… Kayıp çöllerde ne arar durursunuz?’’Mevlana |