laf iştegün ağlar yorgun uçar kırlangıçlar biraz dalgın müsvettesi sevimsiz kargalar topraktan kısa süreliğine aldığım yıllık izinle yağmur sonrasının gönüllü konuğu oluveriyorum iki lafın belini kıralım derken sohbet o kadar koyulaşıyor ki içtiğimiz tavşan kanı olmaktan çıkıp acı kahveye dönüşüveriyor dilin yetmediği yer mi olur canım laf işte bu ölüm denen mereti içmeyen yok lâkin dünya boşa çıkmıyor ruh kurtulunca kara kaplı defterinden gövde yapraksız tir tir titremekte her nefes zor her aksırık siyah geçilen her yol bodoslamayla yerle yeksan ben şiir yazacak kadar gün görmedim ocak dokuz doğururken bırak takvim sayfalarını sabrından kopar |
apayrı haz apayrı bir tat verdi.Saygı ve selam
ile esen kalınız...