-AMAZON VE QOCHİTL-14-FİNALŞiirin hikayesini görmek için tıklayın ŞİİRİN HİKAYESİ
Güney Amarika kıtasına hayat veren Amazon nehri And dağlarından doğup,Meksika körfezinden denize dökülür.Dünyanın Nil den sonra en uzun nehri olup, Dünya’nın en fazla su taşıyan nehridir.Nehir ve hikayelerini anlatırken bir hikayeye, bir efsaneye dayalı olarak bilgilerde aktardır.Buradaki hikayemiz bazılarına göre henüz sırları tam olarak çözülemeyen AZTEK uygarlığını ve bu uygarlıkta yaşanmış b,ir aşk hikayesini aktarmaya çalıştık.AZTEKLER Güney Afrikanın tamamına hakim olmuş ancak çok kısa bir hükümranlık yapmış kavimdir. Hikayemiz bu uygarlıkta yaşanan bir aşk hikayesini anlatıyor.Azteklerde benim tespit edebildiğim 52 tanrı var.Bu sayı daha da fazla olabilir.Ancak bu tanrılara adanmış binlerce tapınak ve bu tapınaklarda bu tanrılara kurban edilen yüzbinlerce insan. İnsanlar kendi öz çocuklarını bile tapınaklara kurban vermekten çekinmiyorlardı.Özellikle çiftçi aileleri yaşları-4-5-6-olan bu çocukları tapıklara veriyorlardı.Oysa Azteklerde tarım öylesine gelişmiştirki, dağ yamaçlarında teraslama yoluyla, göl yataklarında, derelerde, aralarda kanallar açarak sular üzerinde adacıklar halinde her türlü ürünü yetiştirebiliyorlardı.Buna rağmen toprak, yer, yer altı tanrısına, yağmur tanrısına bu masum çocukları kurban veriyorlardı.Kurbanlar volkanik kayalardan yapılmış bıçak gibi taşlarla, göğsü yarılıp, kalbi yerinden sökülerek yapılıyordu. İşte bir köyde yaşayan İxtlilton ve İmaymana çiftinin 6 yaşındaki kızları QOCHİTL’İN büyük tapınağa kurban verilmesiyle başlıyordu.Ancak Tapınaklarda şöyle bir kural vardı.Özellikle kız çocukları Tapınak hizmetinde kullanılıyor, eğer yaşına kadar kurban edilmez ise zenginler ve Aztek soyluları bunları kendine eş olarak seçiyordu, yada dışarıdan başka bir talibi olursa onunla evlendiriliyordu. QOCHİTL çok güzel bir çocuktu.Onunla aynı yaşlarda Gucumatz ve Huaca çiftinin oğulları, çiftlikte çalışmakta ve büyük tapınağın et, süt, peynir, sebze meyve ihtiyacını bu aile karşılıyordu.Bu sebeplede TOCAPO babası ile her hafta yada haftada iki kez tapınağa gelmekteydi.QOCHİTL ile arkadaş olmuş onu çok sevmişti.Aradan 7 yıl geçmişti. QOCHİTL ha bu gün ha yarın kurban olacağım diye 7 yıl kahrolmuş, aynı korkuyu o da yaşamıştı.Artık QOCHİTL büyümüş serpilmiş genç kızlığa doğru adım atmıştı.Bir gün Kral Texcoco’noun kız kardeşinin oğlu YOALT tapınağa gelmiş ve QOCHİTL’i çok beğenmiş, Baş rahip TEZGİ’ye onu eş olarak seçtiğinini duyurmuş, kurban edilmemesi için talimatlar vermişti. Bu durum tapınakta kısa sürede yayılmış her iki gençte kahrolmuştu.Arkadaşları bile onları teselli edemimiş,TOCAPO’nun babası Rahip TEZGİ ile konuşmuş, bir sonuç alamamıştı. Derken Güney Amerika kıtasında Kral Texcoco, kral Tlocopan ve kral Narzahualcotl güçlerini birleştirmiş diğer uygarlıkları yakıp yıkmış, yüz binlerce insanı esir almışlardı.Kıt’ada tam bir zulüm işkence hakimdi.O arada kıtada kuraklık ve hastalık baş gösterdi.Rahipler ise esirleri kurban etmek için bir birleriyle yarışıyorlardı. Güneş piramidi (Altın tapınak), Ay piramidi (Gümüş tapınak) başta olmak üzere bir günde 20 bin esir kurban ediliyordu.Tapınak merdivenlerine insan ölülerinden çıkılamıyordu.Derken salgın hastalıklar baş göstermeye başladı. Diğer taraftan ise kahramanlarımız QOCHİTL ve TOCAPO bu cehennemden kaçma kararı almış iki arkadaşı da kanal çalışmalarına çalıştıkları için sandal ile büyük suya ulaşıp kurtuluşa ereklerdi.Beklenen gün geldi ve kişi o gece iki sandalla kaçarak büyük suya (AMAZON)’ulaşmayı başardılar.Durumu öğrenen YOALT peşlerine düşse de fazla bir şey yapamadı çünkü krallar ve yakınları İspanyol saldırıları karşısında can derdine düştüler. Yüce yaratıcı bir ayetinde şöyle buyuruyor.”Hiçbir kavim yoktur ki helak etmediğimiz” tarih bunun örnekleri ile doludur.işte LUT kavmi.işte ROMA POMPAİ ŞEHRİ…””” Biz Nice Kavimleri Helak Ettik Azabımız Onlara Geceleyin Uyurken Veya Gündüzün İstirahat Halindelerken gelmişti.Onlara Azabımız Geldiği Zaman; "Biz Gerçekten Zalimlerdenmişiz" Demekten Başka İtirafları Olmadı!””ARAF SURESİ Yüz binlerce masum insanı tanrılarına sunan, hunharca katleden bu kavim de diğer kavimler gibi sapkınlık içinde olduğundan yok edildi. O görkemli uygarlığın ömrü ancak 150 yıl olabildi. Güney Amarika’ya hayat veren AMAZON’da bıraktığımız kahramanlar ise 6 ay sonra orada yaşayan bir kabile ile karşılaştılar.Onlarla tanıştılar, kaynaştılar. Onlar kurtuluşa erenlerden oldular….
EN SEVGİLİYE
Sen her şeyi bilen Kadir olansın Taşta bile çiçek bitirensin sen Hem verensin hem de yine alansın Yetmez olanları yetirensin sen Dimağlar almıyor, yetmiyor akıl Çevreye hele bak her yer bir okul Neler anlatır bak küçücük çakıl Koca kıtaları, batıransın sen Kayıtta tutarsın her geçen anı Ne yazık sapkınlar bilmemiş seni Adem’den bu yana olup biteni Zamanı bu güne getirensin sen Kaç bin alem vardır bileni sensin Suç ve kabahati, sileni sensin Kullara tek ilah olanı sensin Dilersen yarına götürensin sen Sen Hakimsin,sen Azimsin sen Kerim Affeyle n’olursun varsa kusurum Sapkınlıktan koru daha ne derim Yoktan var edipte, getirensin sen Olur mu hiç bir şey senden izinsiz Seni zikreder hep canlı ve cansız Aciz bir kulundur bil bu Lüzumsuz Dağı, dağ üstüne yatıransın sen Sadık Dağdeviren Aşık LÜZUMSUZ |
Finaller şiirde
Cevaplar doğru olsun
Diliyorum KABİRDE...
Yüreğine sağlık Üstat...