0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1222
Okunma
Güneş yeni doğmuştu ufukta kızılı
Yoktu o günü derslerden bir yazılı
Perşembe günüydü ilçenin pazarı
Yol kenarına açmışlar tezgahları
O günü okulu bir kenarı bıraktım
Çalışıp ta üç-beş kuruş alacaktım
Vardı manifaturacı iyi bir tanış
Yanına vardım hemen başladı iş
Tezgahın başında sıcakta vuruyor
Gelen geçen bir şeyler alıp duruyor
Az mı sattık çok mu bilmem ama
Öğle yemeğini yedik yarım yamala
Bir adam geldi perişan ve sefil
Yaklaştı sanki ağzında yoktu dil
Gözleri çukurlaşmış elleri toprak
Beli bükülmüş saçları yarı ak
Pantolonunda koca bir yamalık
Lastik ayakkabıların arkası yırtık
Zannedersem elli elli beş yaşında
Kararsızca bekledi tezgahın başında
Dikildi karşımda hep sallanarak
Kafasını kaldırıp baktı utanarak
Sonunda cesaretlenip iyice yaklaştı
Yüzüme bakıp durup durup aptallaştı
Sordum: Ne istiyorsun amca. Diye
Hemen oturdu oradaki iskemleye
Cebinden bir paket çıkardı. Birinci
Biraz bozuldu ikramını almayıncı
Ayak ayak üstüne atıp aldı bir nefes
Ağzından döküldü utangaç bir ses
“Bir kadın çorabı incesinden olsun
Hani şöyle bakınca bacaklar görünsün
Sonra yırtmaçlı bir etek otuz sekiz numara
Minisinden olacak sakın unutma
Bunlara birde sütyenle kilot
Aha bizim kız vermişti bir not”
Elindeki kağıdı uzattı bana doğru
Elinden alıp bir nefeste okudum onu
Adama bakınca hem o hemde ben utandım
“Dallasından olsun sütyenle kilotum“
Hepsini paketleyip bir poşete koydum
Elime bir kalem alıp hesaba oturdum
Hesabı ödedi adam cebindeki son yüzlükle
Ona bir ceket kaldı cebindeki gözlükle
Dayanamayıp sordum: “Kızın nerede“
Zannettim İstanbul yada izmirde
Soruma cevap verdi yüzüme bakarak
(…………) köyünde dedi surat asarak
O an acıdım toprakta çalışan ellere
Dallas yayılmıştı en küçük köylere
Hala bir burukluk var bağrımda
O elbiseler giyilecek düğünde bayramda
Oysa biz bu değil bunun tam tersi
Olmalıydık cihanın ölümsüz süsü
Bu değil TÜRK ÜN asıl medeniyeti
Bizi bu hale getiren Avrupa illeti