HANİBir çivi basıncıyla işlemişsin içime Kımıldattıkça ellerimi hissederim seni Karanlık gecelerde bile ışığını ararım Boynu kırılır kara düşen bir güvercinin. Sen ise yürürsün, izini belli etmeden Böylesi gecelerde, kör karanlıklarda Durmadan yürürsün, kısır döngülere Kim daha uyanık bu devranda, bilmeden. Hani, denizler vardı usunda, Pul içinde bir yaşam düşlerdin, hani? Türkülerin en içlisi, en delisi Dökülürdü dilinin tellerinden. Hani, gençliğin vardı, dağ gibi güvendiğin Çıkardın her an, en yüce dağların doruklarına Sevdaların vardı, tel kondurmadığın, Bu suskunluk neyin nesi, konuş haydi! Uyandır sönmüş ışıklarını evrenin, Gülkurusu aşklarla dürtüle yaşamı Gör bakalım mutlu kimmiş evrende Bir dizi yas incileri, hepsinin gözlerinde. Bu rüzgâr, bu yapraklar, bu akan su Uzayan saçlarının öpülesi kıvrımları Umut ararsın ya her gün, değişikliklerle Yüzümüzde yer açmalıyız ince çizgilere. Selahattin Yetgin |
kaleminizden harika bir şiir okudum saygılarımla.