Nefesinde Susayan bir nehir gibi
Deniz yırtıldı,
Mavi aktı göğüs kafesime. Sana mavi dedim. Sen yüreğime dokundun. Avuç içlerime konan kelebekler gibi. Ve bir günlük ömre sığdırdın, Nefesimdeki yaşama isteğimi. Dün gece içimden geçtin. Kurumuş bir yatağı yaran dicle gibi. Öyle kıvrak ve hareketliydin ki, Gören lice de özgürlük türküsünü söylüyorum sanır. Hoşgeldin mavi. Sen yüreğime hoş geldin. Bazen baskına uğruyorum uykularımda, Sanki yüreğime bombalar yağıyor. Sanki enkaz altında kalmış gibi, Üstüm başım yıkıntılar içinde. Ve sanki elimde elin varken ben ölüyorum. Nefesinde Susayan bir nehir gibi. Başımı göğsünde düşünüyorum. Boynuna sarılıyorum. Saçlarının arasında ellerim dolanıyor. Nefesin yüzüme değiyor. Kokun içimde, Damarlarımda dolanıyor. Soluk soluğa kalıyorum. Birikmiş özlemlerimi soluyorum. Kendi terimde yıkanıyorum. Boynundan öper gibi. Sonra uyanıyorum. Sen yoksun, Ve sonra geberircesine, Ölürcesine, Susuyorum. Karşımda durup konuşmadığın gibi, Nefesinde Susayan bir nehir gibi. Biliyorum suçluyum. Şiire dokunan benim gözlerimdi. Ama nerden bilebilirdim ki, Bir şiire darağacı kurup, Ömrümü, Ömrümü sallandıracağımı. Nefesinde Susayan bir nehir gibi. İbrahim DALKILIÇ 27/06/2014 12:25 İstanbul |