Yaz Cellatkadın sordu ellerimi oyaladığını sanan kalemlere itimadım yok beni saran kurşun kokularını nasıl imha edeceğim? adam konuştu kurşun kalemin yasal suçudur, yazarken öldürmek yazdıklarını biraz da severek öldüreceksin... köprüler kuran yalancı bir sancı gibi iki uçurum arasında geçsem acıtacak tüm bildiklerim, kalsam aklımda kalacak bilmeyeceksin avuçların ölse senin benim parmaklarım kanayacak önce fotoğrafları içine gömse duvarlar benim içimde tozlanacak önce gözlerin sonra gök sonra yer sonra ağlayacak içimde tüm serçeler yağmurun saçlarından kopan tele, dipsiz bir kuyu asacaklar kuytu bir sonbahar sabahına çıkmayacak satırlar düştükçe düşünüp, düşündükçe üşüyen kekeme hayallerim neden düşmekten başka bir yol bulamayacaklar yine de bir mısra kalacak öykülerin ardından şairlerin bir dizesi olacak başlarını yaslamak için ve umut, içine sığdırdığı nice anlamın sığlığından yine kendine sığınacak bir avuç kan kokacak yazdıklarımın ölüsü cenazesine sadece avuçların gelecek ve duayı esirgemeyip yüzünü sileceksin toprağa kalp krizi geçirecek tüm bildiklerim durduramayacağım acının ayrılığa bıraktıklarını bir hiçlik sahnesinde son perdeyi ben yazacağım ama senarist değil ki benliğim yine ben afallayacağım kadın sordu unutulacak, kalemin kağıda olan aşkı silinecek tebessümlerimiz harflerden ıslık çalmak uğursuzluk diyecekler söylesene son ıslığı hangimiz çaldık şiirlerden yazdı cellat adam sustu, hiç korkmadı ölümlerden... Büşra Topbaşlı |