16
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2306
Okunma
koşuya çıkmış kara bulutlar,
kafesinde gök
nefesini yutmuş,
uykuya dalmış şimşek
ağlıyor yıldızlar
unutmuş doğumunu güneş
derininden sancıyor toprak
güne gebe yüreğini çizmişler ay’ın
kimse olamaz ebe
bugün
ağıtlarla yıkanır
en günahkar tövbe
yağmur!
yağ,
doyur beni
sen düşmeden
diner mi terim.
sensiz
ayazlarda tir tir titrerim.
açıldı anamın
sır sandığı
çatlatmayın beni
dokunmayın gözlerime
yüreğim sizden kara
ve sensiz yağıyor
ıslatamam ki.
coşmuş sel
eline geleni
önüne katıyor
gözleri maviden kor
korkma
parçalanmış bulutlar
kıble açık
birazdan durur bu sağanak
doyuramazsan da
doyasın diye
körpe bir çocuk ağlayacak
sandığından başka tanımadım seni
küflenmedim
naftalin kokulu sokaklardayım
hiç sarılamadım. sarılmaktan korktuğun sandığındaydım.
ak mı ak melerken mor koyunlardan yonulmuş
bin bir hülyayla dokunmuş
nasıl eğrilmiş incelmiş
bilmem ama
son diye
üstüne sarılmış
ya teşi eğri
ya da eşi
ne bir is var
ne de kir
ak elleri
sağdığı süt gibi.
gelinlik ehramına büründüm
nakışsız. dikişsiz.
üşütemez beni ayaz
sandığından çıkan koca ova
sarı sıcak kar yağıyor başıma
gece gündüz yaz…
yandım
örtme beni ana.
örtündükçe sırtım
anlımdan yarıldım
yanarım.
yakma!
çok darmış ehramın
saramadım, üşüyorum.
dokunma, yanıyorsun ana.