9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2420
Okunma
susma konuş ey çok bilmiş rüzgâr
gece gündüz örüyorum
yalnızlığın duvarlarını
patikalara çıkış diye sarılıyorum
kevgire dönmüş yüreğime
kanıyor ömrüm tutamıyorum
susma konuş ey çok bilmiş rüzgâr
asırlardır nerden gelir
nereye gidersin
yolculuklar sabır işidir
bitmek bilmeyen bu yolları
tüketmeden kendini nasıl asarşın
bu yolun sonunda birisi
uyandıracak düşlerimden
gülen gözleriyle beni
masumiyetin oklarıyla vuracak
dinecek acılarım
sabahı görüyorum
ne kuşlar onun kadar anlayışlı,
ne de sular
kaç yalnızı korkuttun
nasıl doldun bu odaya
ey rüzgâr
üzerine yapışır acı
öz malındır ve üstünde kalır
yalnız adam yalnızdır
o ev
bu oda
şu duvardaki direniş marşları
haykıran çatlaklar
yüzüne çarpan kapı gibi
bu yalnızlık nasıl son bulur
susma konuş ey çok bilmiş rüzgâr