GÖKLERCE
“Zincirlerimle köle doğmak” kaderim diyor
Çorak kalmış düşüncelerin esaretinde Pas tutarken ömrünün yılları Hayal bile edemiyor başka mevsimleri Bulutlar, ıstıraplar yağdırıyor umarsızca Güneşsiz günlerde Yıldızların derin sessizliğinde Ninniler söylüyor birileri Açılım, saçılım Gelişme, atılım Dinliyor, uyurken ayakta Yalan, talan, çalan Nedir elde kalan Yapraksız ağaçların dibinde Plazaların gölgesinde Nefessiz kalıyor yaşadığı şehirde Göklerce ölüyor… Haziran! Özgürlük kuşların kanatlarında Kirazları gagalıyor serçeler Mavi göklere yükseliyor turnalar Bahar renginde kırlangıçlar Denizlerde taklalarını atıyor martılar Güvercinlerin gagasında mektuplar Zamanın sessizliğine, Çığlığın yankısı Karanlıklardan sonra aydınlık Yırtıyorlar yağmur bulutlarını Sıcak bir ezgi yüreklere Gümüşü bir köpük dalga dalga Göklerce yaşatıyorlar umudu Kudurmuş kabusların öfkesi çullanıyor üstüne Kan akıtılıyor, ağaçların damarlarından Özgürlürlük isteyenleri Yeşil diyenleri İşçiyi Öğrenciyi Kadını, erkeği Yoksulu, ezileni Boğuyor gazıyla copuyla Öldürüyorlar çocukları Siyah bir giysi giydiriyorlar ülkeme Haziran inliyor acıdan Lakin umudu katık edenler ekmeğine Dimdik onurlu Kölelik prangasından kurtulmak için Mavi göklerinde yurdumun Bıkmadan usanmadan Göklerce çırpıyorlar kanatlarını |
Merhaba,
Ben şaşıyorum! Bu asırda hâlâ uyutulmaya afyonlanmaya hazır ne çok ,ne çok ...
Başka düşünceler, başka duygular insana iyi gelir .Ufku açılır kişinin...
Teşekkür ederim saygılar.