Kömür Bedenler
...şimdi
ölüm kokan kelimeler yapıştı parmak uçlarıma göğün göğsünden çekiliyor bedenim -e r i y o r u m- eridikçe sığamıyorum yalan dünyaya mürdüm karası sayısız uğultular avaz avaz mimlenirken kulaklarıma kan kusuyor eli kolu bağlı hücrelerim boğazım yumruk yumruk. konuşamıyorum muzdarip utancımdan yazamıyorum k’ayıp matemimi yüzümün kan gölü coğrafyasında -k a h r o l u y o r u m- boğuluyorum kederimden... en keskin gözyaşlarımla bilemek istiyorum acımın çığlığını biledikçe kömür tozları yapışıyor ruhumun dudaklarına -y u t k u n a m ı y o r u m- biliyorum yutkundukça en afillisinden daha çok yitecek daha çok öleceğim... usum allak bullak olmuş karman çorman uçuşan sağır düşünceler karayı bağlıyor gözlerimin asumanına yalpalıyor ahuzar dilim söyleniyorum habire -bir lokma ekmek için güneşin yüzünü öpemeyen kömür bedenlere emeğin en ağır işçilerine reva mıydı bu şimdi diye..?- yerinden sökülen yüreğimle hala arsız arsız söyleniyorum... geride kalanların bitmez tükenmez ağıtının kulaklarımda çınlamasına -d a y a n a m ı y o r u m- bir ara soluğum kesiliyor -d ü ş ü y o r u m- düştüğüm yerde yüzlerce çoluk çocuk eli kınalı eşler gözü yaşlı anneler yumruklarını yüreğine sıkmakla yetinen babalar sanki bir kabusun içindeyim kaybolsun istiyorum seyrettiklerim acı bir siren sesi yankılanırken linç olan hiçliğimde dokunamıyorum tam da şurama başlıyor zırıl zırıl en alından kıyamet işte o zaman en serserisinden en acımasızlığından tekmeleniyorum kömür karası gözlerimden süzülen son göz yaşlarımla sevdiklerime ’elveda’ bile diyemeden gidiyorum -g i d i y o r u m- GÜZEL İNSANLAR UNUTMADIK SİZİ...UNUTMAYACAĞIZ 16 /5/14 Nagihan Ergül Çağlar nefesiyle hüzün şiirime can veren sevgili Ufuk Çınar’a en kalbi teşekkürlerimle... |
şeridi gibi geçiyordu gözlerimin önünden. Evet, Zonguldak Armutçuk bölgesinde
askere gidene kadar onlarla, onların yatakhanesinde yatıyordum. Sofrayı hep
ben hazırlardım. Kimi bekar, kimi evliydi ama fakirlik yüzünden göçlerinin
yanlarına alamamışlardı. Biriktirdikleri üç beş kuruşu evlerine gönderiyor,
senede bir defa izine gidebiliyorlardı. Her vardiya ocağa girerken çıkanlara
geçmiş olsun deyip helalleşerek ocağa gidiyorlardı. Hepsi vatanına, yuvasına
bağlı delikanlılardı. Hepsi de fakirlik yüzünden orada çalışıyorlardı. Onun için
bütün ocak işçilerini göz önüne alarak bu husustaki şiirimin başlığını, Fukaradır
Koçumuz diye yazıp öyle de bitirdim. O acıyı çok mükemmel bir şekilde
yansıttınız yüreğimize; yürekten kutluyorum, selamlarımla.