Gözlerin çöl sıcağı saçların kum fırtınasıGözlerimden yeşil vadiler , ince uzun bir kadehte,otantik bir kaderi anason kokusuna yatırıyorum anlamış olmalı ki garson siliyor masadan kederi serkeş , müstehzi bir tebessümde vuruyorum gurup vaktinin rotası hainden yana gülen kahkahalarını çala kalem şiirler karalıyorum şiirlerimin payitahtında yokluğunda çoğalan varlığın gözlerini al benden , illede gözlerin otobüsün cam kenarına dayalı başım beyaz kanatlı uçurtmaların,mutlulukların peşinde öbek öbek çocuklar... öte yanda hırpani bir dilenci beş paraya merhamet dağıtıyor dünyanın pespayeliğine bir bilğe para hiç bir şey , aynı zamanda her şey , diyor doğrumu gülüm doğrumu? Roma’da bir manastırın kapısı aralanıyor aziz pederin bir elinde ekmek bir elinde şarap ayinlerde arınmalıyız aşka mütemadiyen dirilmek için şarabı yudumluyoruz alev alev kan sızıyor rüyalarımızdan ben şehirlerden geçiyorum sen geçiyorsun içimden başım otobüsün cam kenarında pamukkale’de gelincik tarlasındaymışız saçlarıma kır çiçekleri taktığın geçmiş zamanda alabildiğine kırmızı bir yangın, alabildiğine yüreğimdeki ateş doğduğun yerde seni öldürmeliyim seriliyor cesedin boylu boyunca ölüm renginde küllerin avuçlarımda savrulmalarım ganj nehrinde öldün işte öldük işte gülüm sen son nefesini verirken içimde ...Yüreğinde yüreğimin atışlarını hissettiğim can bacım sevda’m nefesine sağlık.. Şiirimi güne taşıyan seçki kurulu üyelerine ve yorumlarıyla şiiri taçlandıran şiir dostlarıma sevgi ve saygılarımla... |