müebbet ağacın köküne duyduğu saygıyla başlıyorum yürümeye ip gibi uzayan ırmağın çakıllarını saymadım daha gökte serilmiş kuşların tecrübesine erişmedi ruhum varsa yoksa bir taşın kanayan suyu ve altımda bağrışlarıyla arza tutunmuş toprak
erinme çalı arasına devrilmiş sarı sıcak ısıt gövdesiyle boşluklar arası yalnızlığı daha ışıkları sönmedi gözlerimin bir eski gömünün parıldayan antikasına seyirim erinme sarı sıcak mevsimler rast gele çekerken doğadan dört adını geriye kalıyor karalama duvar takvimleri
şu parçalı bulutların grileri giyinmesine verdim aklımı tevazu içtiğim kendimden geçmişlikte bir yol üstü moteli kirliliği anılarım
anahtarı deliğine uymayan abartılı bir hidayeti bağlıyorum göğsüme sahiden soluduğumu açıklayamadığım derin çok derin bir doğaçlama hayat tepkisiz düşlediğim bir karıncanın tek düze yükünü çekiyor ellerim
ha gayret açıklamasız halim ha gayret rakamların içine sakladığım asfaltları aşındırıyor ayaklarımın tekerleri ha gayret ipe sapa gelmezliğim ha gayret saçlarımın çoğaltarak akıttığı ter güz sarısı yağmur üstüme geceden kalma siyahları giydiğim vakitteyim ha gayret bilinci çağın gerisine demir atan sessizliğim ha gayret
kentlerin kalabalık ihtişamından uzak kırsal çokluğun yalnızlığına düştüm sırt üstü yattığım mistik havari kayboluşum başımda dönen pervane sancıların çocukluğunu yaralıyor özüme
boy attığım küçük yolculuğumun kar sularıyla aktığı bir yerindeyim çığ düşmeleri dağın yanaklarını çıplaklığa terketti ardıma kadar üşüdüğüm hatırı sayılır hatalarımı son geçtiğim rakımı feza bir karartıda bıraktım solumda parmaklarımın arasından düşüyor trenler sağımda kolumun dirseğine asılı göklerin demir yığınları ve gözlerimin tam ortasından geçiyor gemiler sürgünü rotalarım
ağır başlı bir saklanmanın duvarında taradım sakallarımı saçlarıma düşmüş serçelerin ağlayışını usul usul bıraktım uykularının ıslaklığında bir ayrılışı çekerek yıldızların sığınağından bağıra çağıra resimledim kartpostal acılı notlarıma özlemler kıyılıyor midemin duygusal zifirinde aklımda alabildiğine masalsı giyotin kesilmeleri
uçurumun yanıbaşında açık ve net durmuşum köküyle toprağa tutunmuş mazinin akıl almaz direnişinde bir anlam yüklemesi arandığım
zor şartlar altında isli bir düş yıkıntısı soyadım adıma yakışan zatürre titremeli bir korku telaşı ağır başlı bir saklanmanın bağrında geziniyorum kekeme konuşmalı geceye kör yanlarımla bakmak darbe kaçkını yüreğimin sağır duyumsama ile aşkı ret etmesine neden oluyor şimdi ayaklarımı gölgelerin sessizliğine uzatıp ellerimi başımın altına koyup göğün tavanındaki dağınıklığı seyretme vaktidir ağır başlı bir yolculuğun dışında kalmış içi uyku dolu bir yolcuyum artık
...
şimdi Ahmet Arif gelir haziranın ikisinden Diyarbakır surlarına düşkün bir şiir bırakır aklıma ve aşkların oy havarlı yanlarına sıkar bıçak bıçak yırtılmış kurşun ağırlığı hayatı
oracıkta yığılır zaman karlı kayın ormanına güneşi sırtlayan bir Nazım çıkar gelir üzerinde sürgün gözlerinde hasret saklıdır
artık biter Orhan Kemal’in gülümseyişiyle gece üç usta üç fişek üç haziran olur doğar yeniden...!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
HAZİRANDI ÖLÜ BİR YALNIZLIK BULMUŞTUM şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
HAZİRANDI ÖLÜ BİR YALNIZLIK BULMUŞTUM şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
şimdi Ahmet Arif gelir haziranın ikisinden Diyarbakır surlarına düşkün bir şiir bırakır aklıma ve aşkların oy havarlı yanlarına sıkar bıçak bıçak yırtılmış kurşun ağırlığı hayatı
oracıkta yığılır zaman karlı kayın ormanına güneşi sırtlayan bir Nazım çıkar gelir üzerinde sürgün gözlerinde hasret saklıdır
artık biter Orhan Kemal’in gülümseyişiyle gece üç usta üç fişek üç haziran olur doğar yeniden...!
ne diyeyim dost kalem her okurun bir şairi vardır kıstas aldığı benim ki sizsiniz ama bir kaç ömür yaşamam lazım siz gibi yazabilmek adına.Kutlama saygı ve selamlarımla.EMA
sevgili Bülent toplumsal şiirlerdki başarın yanıtsanmaz çok iyisin aşk şiirleride görmek istiyorum seni yürekleri dolduran sıkı bir aşk şiiri:) sevgi ile kal..
defalarca gezdim bağrında kelimelerin, bağırıp çağıran resimlerin sesini aradım serçe gözyaşlarında... ahhh bilemezsin ne çok yaşlandım bu arayışta....
YÜREĞİNİN BÜYÜKLÜĞÜNÜ SESLENDİREN KALEMİ, ÜÇ DEV ADAMIN ÖLÜMSÜZLÜĞÜNÜ BİR KEZ DAHA BU MUHTEŞEM YAPITLA RUHUMUZDA HİSSETTİRDİ. YÜREKTEN SAYGILARIMLA SELAMLIYORUM
şimdi Ahmet Arif gelir haziranın ikisinden
Diyarbakır surlarına düşkün bir şiir bırakır aklıma
ve aşkların oy havarlı yanlarına sıkar
bıçak bıçak yırtılmış kurşun ağırlığı hayatı
oracıkta yığılır zaman karlı kayın ormanına
güneşi sırtlayan bir Nazım çıkar gelir
üzerinde sürgün gözlerinde hasret saklıdır
artık biter Orhan Kemal’in gülümseyişiyle gece
üç usta üç fişek üç haziran olur doğar yeniden...!
ne diyeyim dost kalem her okurun bir şairi vardır kıstas aldığı benim ki sizsiniz ama bir kaç ömür yaşamam lazım siz gibi yazabilmek adına.Kutlama saygı ve selamlarımla.EMA