Bir neslin sonbaharıBizim büyüdüğümüz şehirde deniz yoktu Ve biz daha küçükken vermiştik sözümüzü Bir yudum yakamoz içebilmek adına Kışın sert geçtiğini sobanın ısıtmadığı zamanlarda anlardık Kerpiç duvarların yalıtımlı olduğunu sonralardan öğrendik Ve öğrendikten sonra aradık durduk o eşsiz yapılarda beklenen sabahları O sıva tutmayan masum yapının samanları arasında gizlenmiş huzur oysaki Biz bunu sonradan öğrendik ve özledik… Telaşlı oyunlara şahit olan çıkmaz sokaklara Ve akşam ezanında biten oyunlara selam olsun Biz eşsiz dönemin son yadigârları Kapı önlerinde komşuyla muhabbette beklerdi yaşlı analar ölümü İhtiyar amcaların ağır aksak adımlarına telaş katardı ezan O vakitler evimizde ne varsa bir kısmının komşunun olduğunu bilirdik Bize miras kılınmıştı dedelerimizden, ninelerimizden bu öğretiler Biz bunu öğrenen ve özleyen son nesildik… Her bahçede bir yaşlı ağaç Ve ağaç altına serilen hasır ağırlardı Muhabbet çayına misafir olanları… Kırılan körpe ağaç dallarında yeşillenen göz haklarına dadanırdık Kimisi kızardı ama bu kızmada ağaçta yeşerenin kıymetli olduğundan değil Düşer de bir yerimizi acıtırdık diye olurdu Oysa biz cimri yaftasını çoktan yapıştıran çocuklardık umursamazca Biz bunu sonradan öğrendik ve özledik kızan amcaları da… Gönüller yorgundu ve geçim sıkıntısı omuzlarında Ona rağmen gülerdi yüzleri, zengindiler Biz zenginlik kavramını sonradan öğrendik ve özledik zengin insanları… ... Nerede kaldı O mutlu nesil O güzel insanlar O huzur kokan ayazlar… |