Ölüm ve Veda
Bilirim vakitsiz gelmez ölüm
Bilirim her nefsin koynunda soluklandığını ölümün Ölüm, dudaklarımın ıslığı Ayaklarımın karıncalaşan soğuğu Kelimelerimin tabirsiz yolu Ey tarih notunu düş soluk yapraklarına Soranlara de ki Hala sırrına gebe susmaları Ve nefes alan bir ölü şefkati dokunuşları... Elveda kurak dağlar, heybetli çamlar, düz ovada avlanan keklikler Anlatın ölümün masumluğunu Ve yaşlı analarda iç yakan bir zılgıt olduğunu... Ey kızıl gök, mavi deniz, ak martılar Sükût arkasına saklanmayın artık Anlatın insanlara Kâinatın yapı taşının menfaat değil muhabbet olduğunu Elveda suskun bilgeler Elveda pencere pervazının nadide misafirleri Nazlı orkideler, mor menekşeler, çilli begonyalar Elveda… Ey sayfa arasında solan karanfiller, güller Sizi unutsam şiir defterim arkamdan gürler... Elveda tabiatında esaret olmayan çiçekler Elveda kadim dostlarım, karındaşlarım, fikir yoldaşlarım İster gözyaşlarıyla gömün İster arkamdan kızgın lavlar dökün Evvelinde bir bardak su verin Koyacaktır nefes nefese ölüm... Elveda gönül yoldaşlarım, yorgun sevdalarım, avare düşlerim Kızdınız masalları yarıda bırakıp gidenlere bilirim Ama vakti geldi gitmenin Elveda... Merhaba Ey Sevgili Varı yok kılan, Yoktan var eden Merhaba... |