Yokluğunu İhanet Sayarım Aşka
Garip bir mutluluk döngüsü yüreğimdeki
Yağmurdan önce ıslanmışlık nefeslenmesi Duraksız, dinlencesiz, bitimsiz yol hikâyesi Bir özlemin ormanı sanki yanan içimizdeki O bir ateş, bir yangın alevi gövdemizdeki Ne çok zaman geçmiş gül bakışlım; Sürgünleri denizlere ulaştı bu aşkın inan ki. Sonsuz bir iç ağrısı gibi, ağır aksak yürüyüş Kimi varsıl, kimi yoksul duruşlarla düşünüş Biz bu sevdanın mintanlarını giydik giyeli Ne çok birbirimizi beklemiş, ne çok üşümüş Aşkın yollarında bire, üçe, beşe, bölünmüş Pembe düşlerin sonsuzluğuna gömülmüşüz. Sen yangınlı yüreğini kırlara atmak istedikçe Ben içimdeki o coşkulara aç huysuz gönlümü Bir ömürce varlığının önüne sermek istiyorum Biz birbirimizi ararken bu sonsuzluk ovasında Ben aşkın dağlarını aşarak sana gelecek aşık gibi Bu sevda ovalarında beyaz yeleli atımı arıyorum. Bilesin ki yar; her düş sağanağı önce kendini ıslatır Sonra kendi kabından taşarak sularını denize akıtır Dudaklarım kuru olsa da, gövdem şefkatsiz kalsa da Seven ömrüm sensizliğin hicran yaralarıyla avunsa da Ben seni beklemelerin kıyı kentlerinde çok mutluyum Ben aşka demirli gemilerin güvertelerinde umutluyum. Anla ki yar, sen şu evliya ömrümün en güzel rastlantısı Sen gönül yorganım, üşümüş gecelerimin en harlı ısısı Sen suskun dilimin merhemi, gövdemin güçlü dayanağı Sen zaferlere alışkın yurdumun yere düşmeyen sancağı Sen kavim dostum, gönül soframın vazgeçilmez arkadaşı Sen karanlıktaki ışığım, sen ki, ölümsüz düşlerimin alıcısı Sen yüreğimde taşıdığım kutsal değer, sen gönlümün tacı Yokluğunu ihanet sayarım aşka, sen ölümsüzlüğün tek ilacı. Selahattin YETGİN |
emeğine sağlık.