Sizleri Biz ÖldürdükGülümseyerek başlamıştınız güne dün Açılan kapılardan sevinerek girmiştiniz Bugün yoksunuz, tüm kapılar kapalı Yer-gök karanlık, yolunuz yangın yeri... Işığınız kısıldı, karanlık ölümün koluna girdi Elleriniz değil, bedeniniz kömürdü Yıldızlarınız bir parladı, bir söndü Siz uzaktan görmediniz, ay ve güneş çok ağladı Derinlerde, en derinlerde binlerce yürek parçalandı... Ülkemin göğünü kara bulutlar sardı Alevler is kokuyordu, nefesler ödünçtü Zindana düşmüştünüz, soğuktu Yürekte kömür yarası Yoktu tesellinin çaresi... Tutuştu kara kömür Sizi de yaktı, bizi de Ter dökmeye başladı aklımız Rüzgarı susturduk, güneşi küstürdük Aydınlığı söküp yerine karanlığı koyduk Madenci kardeşin son tümcesini de kömürle yazdık Ölüm yolunda çok kuyular kazdık Biz hiç uslanmadık, akıl toplamadık... Soma yerinden oynadı Sedyeler, ambulanslar sıra sıra Kapı önlerinden cansız beden topladı Çığlık çığlığa insan sesi, su sesi, siren sesi Toprağı inletti, dağları yere serdi ölüm sesi... Dilimiz acıdan gayrı bir şey konuşamaz oldu Zamanı değildi elbet gözlere perde çekmenin Ardınızda bunca öksüz bırakmanın... Ah can kardeşlerim, sizleri biz öldürdük! Ne beceriksizdik ki, yaşama şansınızı elinizden aldık Yaralarınızı sarmak, yangınlarınızı söndürmek yerine Yüreğinize kömür basıp, yarınlarınızı kül ettik... Biz ne vicdansız, biz ne acımasızdık ki, Canınızı canımız saymadık Ve bugün sizi ebediyete uğurladık Zamanı toprağa gömdük!.. Rukiye Çelik Ankara / 22 Mayıs 2014 |