Acımasızdır Hayatın TekmeleriOlur da bir gün yaşlanır, beğenmezsek birbirimizi Feri sönmüş gözlerimizle tanıyamazsak kendimizi Gölgeleri boylarını aşan korkular, kovalarsa arkamızdan bizi Ne yaparız sevgilim, yüreklerimiz bölünürse ikiye? Olur da bir gün zaman aşımına uğrarsa kaderimiz Tükenirse sevgimiz ve ayrılığı isterse gönlümüz Hangi eski şarkıyı çalar radyomuz Acaba çalan o şarkıyı duyar mı kulağımız? Yaşlandıkça, penceremizden güneş Kapımızdan misafir eksilecek biliyorsun Her şey soğuk, her şey heyecansız görünecek gözümüze Gri bulutların gökyüzündeki yolculuğu gibi Sürükleneceğiz koridorlar boyu Odalar boş, biz sarhoş, düşeceğiz birbirimizden uzağa Kimse tutmayacak elimizden Sözlerimiz boğulacak dilimizde O zaman ne yapacağız Bir sen, bir ben, bir de kısık sesimiz yanımızda? Bağırsak da nafile kimse duymaz sevgilim, kör kuyular yutar bizi... Kim bilir, başka bir alemin düzeni kurulacak gözlerimizde! Masum türküler söylenecek, sazlar çalınacak yokluğumuzda Yaşamak, yalnızlık kabul edilecek gıyabımızda!.. Sevinenler, üzülenler toplanacak bahçemizde... Hayat bu sevgilim, her zaman güçlü olmuyor yaşamın kolları Taşımak için seni/beni zorlanıyor bilekler Acının özlemi olmaz, geçen günler geri gelmez Hiçbir Allah’ın kulu inan ki, bizim için seferber olmaz Hadi tutuşalım el ele, eskiden olduğu gibi sarılalım birbirimize Elim elinde, adım dilinde olsun, yad edelim gençliği Bu hayat noktayla tanışana, ruhlarımız uçuşana kadar Teselliyi çok görmeyelim kendimize... Rukiye Çelik 4 Nisan 2014/ANKARA |