Eylülün KızıGözlerin denize benzer Baktıkça yenik düşerim dalgalara... Bir yıldız Gecenin olmazında İç sıkıntısı gibi yanan sigara Sesi... En sevdiğim şarkı Kaç şişe bomonti Mayısı... Eylül yapar "Bana ellerini ver Hayat seni sevince güzel" Ahh! Ne de güzel söylüyor değil mi? Eylül’ün kızı... İstanbul’un en yaşlı vapur sesinde Martıların gözlerinde hayat bulan Göğün mavisi... Şehirler arası yolların sessizliğinde Karanlığa yenik düşmüş Gün ışığını bekler gibi... Ahh! Eylül’ün kızı... Bana bir masal anlat. Karanlıkların sonunda mavi olan. İçtikçe yenik düşüyorum zamana Mey değil mevzu Ney olduğu da çok önemli değil. Ayyaş sabahların Ağzı bozuk özlemleriyle Gün doğmamış küfürlerini edip Işıksız tüm yollara Nağralar atıyorum Ana avrat sövmelerime yenik düşüp Bir siktir çekiyorum... Kimsesiz kalan günlerime. Pimi çekilmiş yalnızlıkların İçimde karadeniz özlemlerine __döndüğü zamanlarda... Bir damla yağmur oluyorum Gün ağarmaz bu kentte İz bırakacak tümceler kurmazsan Bak... Gökyüzü karanlık İntiharın eşiğinde uçurtmalar Çoktan çekip gitti Ay... Bir bir anlat bana Bizi terk eden yıldızların hikayesini Ahh! Eylül’ün kızı... Bana en sevdiğin şarkıyı söyle Baharın son günlerinde... Ser’can Saraca_______mavi’gölge |