SOĞUK BİR ODA
Sessiz bir çığlık yankılanır
Sıvası dökük kolonlar arasında Mahkum olmuş bir vicdan Gökyüzünü karartmış parmak uclarımda Siyah beyaz hayaller üzerine kurulmuş Umudu yaz yağmuru gibi zamansız Göğsü yırtık bir buluttan süzülen Yağmur damlacıkları Suça meyilli acılarımdan süzülür Saç tellerimden parmak uçlarıma varıncaya kadar Dört köşe bir masa Bir sandelye Ve masa üstünde bir bardak çay İki parmak arasında bir sigara Dumanı acılarıma değer Soğuk bir oda Siyahı göğsüme sıralanmış bir yaşam Yetim bir sancı arasında Beynime vurur Tetiği elimde bir kurşun patlar Yıldızlar söner yüreğimin üzerinde Sokaklar kararır Şehir sırtını döner Denizi yosun tutmuş umutlarıma Ölüm sanki içime iltica etmişçesine Kendi kendime mülteci kaldım Sorgulanmadan yargılandım Bir ömür müebbet aldım Kendime küstüm Bir mayıs akşamı Kanı donmuş bir yaprağın düşüşüne tanık oldum Bahara sırtını dönen çiçekler gibi Dalı incir ağacına dönük mutlulukların Sahile dökülmesini beklerken Alabora olan bir tekne gibi Açık denizlerde battı tüm hayallerim Bir nefes aldım Derin bir nefes Bir nefes ki Ölümü içime çeker gibi Resimlerine dokunduğum parmak uclarınmda duran Soğuk bir oda İbrahim DALKILIÇ 19/05/2014 23:10 İstanbul |