Tutaste ile Heyveron I"ellerini öpmeliyim tüm anaların, Lazca gülmeliyim , sarılmalıyım Kürtçe , ve Ermenice türküler söylemeliyim nar çiçeklerine.. " Karadeniz’in çay bahçelerinde uzun saçlarıyla dans ederken Tutaste yağmurlar yağdığında türküler söylerdi, doğacak yeni günlere Derindere kıyısında. o zamanlar dünya bir avuç içi kadar küçücüktü . Heyveron’nun saçları uzun , sürmeler çekerken Mezopotamya gecelerinde ay’a ve ağladıkça insanlar kadim diyarda saklanırdı gölgeler arka sokaklara . Karadeniz, renklerin intiharıydı belki de bu yüzdendi adı hep (Kara)deniz. düşlerinde beyazı gören küçücük kadındı Tutaste , Lazca ve Rumca türküler söylerdi Derindere boylarında. Mezopotamya kırsalında ay gökyüzüne tırmandığında "gözlerine bakmalıyım" diye söyleniverdi Heyveron, Ay ışığı Tutaste’ye. patikalardan uçup gelen bir "Üvercinka" gibi sarıldı boynuna Tutaste’nin düş nadaslarından bir mavi, iç düşlerinden kopan bir şiir gibi ağladı onların da çektiği acılarına. masallar eskidikçe döküldü kelimeler beyaz kağıtlara. nar çiçekleri sökülürken yerlerinden, renkler Karadeniz’de hep cüzzamlıydı. Renas Tutaste (Tutaste Lazcada ’ay ışığı’ Heyveron Kürtçede ’ay ışığı’) |
halaya durmalıydı tüm diller
aksanlarını aşka bulayarak
hoş geldiniz şair
şiirle
Saygıyla