3
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
962
Okunma
kayıp masalların son cümlesinde yazıyordu ayıp sandığımız kelime
’aşk’ bir ayıpsa suçsa, tutuklasın beni tüm şiirler !
o bir şiirdi, aşk bir şair...
cevabı henüz bulunamamış bir bilmeceydi sanki içim
yoklukla varlık arasındaki o tuhaf çizgide sendeleyişteydim.
ellerim, şehrin uğultusunda bir sise kapılmak istiyordu
ve üşüyordum, ne zaman birinin gözbebeğine süzülmek istesem
ne zaman denk gelsem ayrılık gibi güzün sızısına...
satır aralarına karışan kar soğukları gibi
yazın ortasında üşüyen bir kitap yazmak istiyordum
yazarken ben titreyeyim
okurken, o üşüsün
çok üzülsün
nerden bulaşmıştı bu cani haller üzerime, bilmiyordum
tedavisini bulamadığımız acı/tatlı bir hastalıktı şairlik
tek ilacı vardı bildiğimiz, çare miydi öğrenemedik
sadece yazdık, yazdıklarımızı seyrettik
o benim yüzümde kirpiklerini saklamıştı
ben onun yüzünde bakışlarımı aklamıştım
ellerinde eski anılarıma benzeyen ko(r)kular vardı
güncelerimde adı eskimeyen bir resimdi sanki gözleri
bir resimdi, yıllara meydan okuyan
tozlanmayan
unutulmayan
ona şiir yazmak kadar zordu bazen yaşamak
sızılı bir şiir kadar paramparçayken kalemim.
üstelik kelâmlarımda ’umut’ bir mezar bulmuşken kendine
ben de, o gittiğinde sormuştum kendi kendime
kader miydi onu gidişiyle, ölümüyle yenen
hepimiz mi ölüyorduk yoksa, daha yaşarken
garip bir histi, simsiyah gidişini bembeyaz sayfalara dökmek
gece kadar uzakken ona, gün kadar yakın olmak öyle
ne diyordum ben o gittiğinde
evet evet, yok olmak işte
nerdesin şiir’im, nerde senin şairin
nerde...