SORMAağlarken yüzümün acı tuzunu içimdeki tufanın gam yükünü sorma ölüm kusarken kirpiklerim uyuma savaşında tutuklanan öfkelerimi tamamlamaya çalıştıkça ardarda büyüyen Veysel aşkını sorma kanarken kıyısına tutunduğum yaraları beyazlara küfredercesine çırpınan karaları sorma fayda bulamadığım çıkmazlarda kalakalışlarımı çul ararken çıplak kalan susuşlarımı sorma utangaç sancılarım büyüyor an be an ve bir çocuk tutuyor çökmeye utanan omuzlarımdan etekleri aydınlanıyor kafamı vurduğum duvarların ve tebessüm izni yok birlikte dinlediğimiz hiçbir şarkının ciğerimin harmanı oluyor direnen eşkiya ölüm yarım gazete parçası gibi savruluyor amaçsız bakışlarım aklanmıyor direnen öfke , bitmiyor ömür kavgası irinlerin arasında kalan bir dünyaya sürükleniyor cismim zor zorbayla baş etmek baş vura vura zor hesabını ellerinden ayıklamak zincire vurulmuşken dönekliğini tokatlamak alnının çatısından kendi gürültünde aydınlığı öpmek kimseden helalllik beklemeden kederine zincirlemek kendini nedir sorma boş silah kadar yorgunum şimdilerde şahidim anamın ağaran saçları habersiz kalan mektuplar kadar da yalın üstelik bitkin iki elim , sokakta acı emziren siren çığlıkları bana kalan ; yarım sigaram,birazda artakalan yamalı düş kıymıkları Gülşah Gayret |