Şimdiki Zamanın Gelecek Korkusukaç kez yanlış fotoğrafların kahrını çekecekti kalbim haziran esmer saçları vardı benim hikayemin nefesini buğday tenli kelimelere üfledi soğudu suskunluğum bir vardım hecelerde, bir yok oldum saçında rüzgarı taşıyan bir yalan sarıldı boynuma inandım rüzgarına alsın götürsün istedim beni burdan değsin kokusu kokuma, uçalım sonsuzluğa hazin kendimde suç aramaya başlayan avuçlarımda aklımı kaybettiğimi ima eden çizgilerime kanıp hayat yolu denen tren raylarında ölesim geldi akılllanmadım hiç yirmi kere yirmiş beş aynayla yüzleştim haziranlarca, her haziranda bir hazin an’dı, sanki yüzümü kovaladı ne hazin bir an’dı, hep kalemimi oyaladı mürekkebi ölü kalemlerle, kefen beyazı kağıtlara dokundum ceset kokulu şiirler ördüm yokluğunun saçlarından ve gözlerinden kan damladı soğuk bir şiirin sen, ne acımasız bir suçun vebaliydin an gerçek yüzün, yüzümün iç yüzünde su yüzüne çıktığı anda hüznüme ket vurma provalarım yerle bir oldu ve yazmakla ağlamak arasında tek fark kaldı hüznümün göz bebeği sana ağlarken, hiç yazamadım ama seni yazarken, çok ağladım zamanlı fakat amansız bir vedaydı bu belki de oyuncağı kırılmış bir çocuğun hüznünde buğulandı kalp kırıklıklarım fail-i tanıdık bir kayıbın gölgesinde tek heceye ömrümü harcadı, suskun hoşçakalların öyle ki, hiç bir uğultu sessizliğin kadar ağrıtmadı başımı hayatının sükut felsefesini gecenin dördü bile ayakta alkışladı ve Yusuf’un güzelliğinde, Züleyha’nın aşkına er(i)di ellerim ben artık sana şiir yazamam belki ama sen yazmazsan gücenirim... |
soğudu suskunluğum.."
elleriyle bir kez tutsa suskunluğunuzun...
gözlerinde yanar...
....
"ve Yusuf’un güzelliğinde, Züleyha’nın aşkına er(i)di ellerim
ben artık sana şiir yazamam belki
ama sen yazmazsan
gücenirim..."
"sana ağlarken, hiç yazamadım
ama seni yazarken, çok ağladım"
belki de gözyaşlarının hürmetine dökülmüş...
ya da
Yusuf'un güzelliğine...
selam ve saygılarımla