tarihbiz de harç kardık ark açtık biz de surlara saraylara taş kestik karunlar gölgesinde açtık bize de dehaklar vardı savaştık insan olduk yürekliydik hem hem insan olduk kaçtık biz de harranın birinde diz çöktük de bilmezlik çölünde yittik yüzyıllar bizim de bu binada emeğimiz var hawar heval hawar varlığına haleldir beni yok saymak varlığına halel kalem kırarak yazdığın tarih okunaklı değil tarihim ben karanlık bir kuyudan akan irin ve kan ‘ava zelal’ kimi zaman * topraktan havan silahtan havaneliyim insanı döven deliler yazdı beni okumayı sökmeden tek bir çizgi olarak sınır sınır bugün bu kara bulutlar kanlı gözyaşından buharlaştı bana sorun bir kralın tahtının dört ayağından hâlâ yükselen çığlığı bana gözlerim savaş alanı benim dağlı dilimde yanık sözcükler kafatası tarlası belleğim kaçı okunur üstümdeki mezar taşlarının beni kutsal yazdı, kutsal bozdu beni tanrılar vardı içimde yere göğe dikilen insan eliyle güneş bitti yüzümde, ay bitti eğildiler kurudu ağaç totem deyip can verdiler ve bir suratsızın başındaki taca devlet dediler ölüm, zeusuydu tanrıların tanrılara bengisuydu ölüm tarihim ben derin karanlık bir kuyu gördüğünü anlatmadı anlatıcı görmek istediğiydi anlatılan bir masal, kısa-uzun tarihim ben, içimdesiniz büyük ordular gördüm dörtnala ölüm adeta tırıs yaşayan halklar savaş alanları tezgâhtı kan atkı, ölüm çözgü krallara ipekliler dokuyan ve bu toz duman içinde bir damla yağmurun değdiği yerde bin yılların soldurmadığı güller kanın sızdığı yaradan cana gülsuyu serpti güzelliğin sözcüleri gökkuşağı sakini yerin göğün gözcüleri düşünürler şairler ömrü deney odası bedeni denek bilimciler bir avuntu çöl içinde mavi bir göl boğucu talazın ardılı yağmur gibi içimizdeki yangınlara yana-yaka geldiler serinlettiler -ve siz oldunuz, öldünüz, kaldınız da iki el iki ayağından güliver gibi dört sıla dağa bağlanan ‘o’ beş bin hüzünlü yıl sağ iken ölü sayıldı olmak utangaç bakışlarla dağların dağların ardına sindi olmak yarıcı, yamak ve küçük ortak- tarihim ben derin deniz bende varolmak ölülerden istif edilen bir ada kuleye çıkmaktır köpüklere tutunmak tarihim ben kahramanlar verdim her halka karşılığında asla korkamayacak ölüler aldım . . . . . . . dün suyu geçerken belleğin bendinde tutuldu yarık çatlak çeperinden sızdıkça unutuldu ömer faruk hatipoğlu (AUY, 2006) *ava zelal : berrak su |